91 aktive Mitglieder
               
 
Beitrag gepostet am 05.12.07, 02:12 Nr.: 1 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
soru 1;
Dinimizde evlad edinme caiz mi?

Cevap: Babasi bilinsin bilinmesin bir cocugun baskasinin kütügüne gecirilmesi demek olan evlat edinme, namahremlik, mirasta haksizlik bv. sakincalarindan dolayi dinimizce yasaklanmistir.Ahzab 4-5
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

soru 2:
Bitkisel hayata girmis kisiden organ nakli almak caiz mi?

Cevap: Bitkisel hayata giren kisiden organ nakli almak caiz degildir.Cünkü bu durumda kisi dinen ölmüs sayilmaz.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

soru 3:
Kisinin kendi ölümünü istemesi caiz mi?

Cevap: Kisinin bir öfkeden veya herhangi bir SIKINTIDAN dolayi ölümünü istemesi mekruhtur.Ancak günaha girme korkusundan olursa bir beis yoktur.
0
 
Beitrag gepostet am 05.12.07, 13:52 @mecnuni Nr.: 2 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
yani baska bir insana cocuga belki güzel ve biraz olsun sicaklik sevgi vermek günahmi?
was soll das eigentlich,birinci insan olalim ondan sonra allahin adini almaya bakaliim
0
 
Beitrag gepostet am 05.12.07, 17:17 @inanc71 Nr.: 3 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
olur mi güzel kardesim. asri saadet döneminden önce bilirsin ki kiz cocuklari diri diri topraga gömülüyor, kadinlara hic bir hak taninmiyor ve hor görünüyordu.islamiyet rahmet dinidir, sevgi dinidir. cocuklari sevmeyi, yetim basi oksamayi, öksüzlere sahip cikmayi,bir cana ne olursa olsun kiymamayi emreder.burdaki bahis bir cocugu kütük olarak evlad edinemeszsin. aksi takdirde halin vaktin yerinde ise kimsesiz cocugu alir, onu istedigin gibi yetstirir, tüm masraflarini üstlenir, ona manevi bir ana-baba olabilirsin.dinimiz kesinlikle bunu tesvik eder.peygamber efendimiz döneminde cogu kimse cocugunun basini oksamaktan aciz iken cocuk basi oksamayanlari peygamber efendimiz merhametten uzak kisiler diye nitelendirmistir.hatta hz. ömer halife iken bir kisi valilik basvurusu icin elinde dilekce ile halifenin huzuruna girer, o sirada halife evlatlari ile oynamakta onlari sevmekte idi. adam bunu görünce sasirir.ya emir el müminin siz cocuklari cok mu seersiniz der, oda evet der, ya sen sevmezmisin cocuklarini der. adam severim ama onlarla oynamam yada baslarini oksamadim der. hz. ömer gelis sebebin nedir der. oda sizden valilik isteyecektim der. halife bundan önce ne isle mesguldun der.adam deve cobaniydim der.hz. ömer o zaman sen git deve cobanligina devam et der.cocuk basi oksamayan yönetici olamaz, olursa da merhametli olamaz der ve dilekceyi yirtar atar.
bu tür örnekler coktur.efendimiz bazi cocuklara manevi - anne ve babalik ta yapmislardir.yani elma ile armut birbirine karistirilmamali.evlad edinme ayri, cocuklarin tüm gecimini üstlenip onlara anne-baba gibi davranmak ayri.insallah konu acikliga kavusmustur.
selam ve dua ile...
0
 
Beitrag gepostet am 06.12.07, 01:35 @sumeyra Nr.: 4 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
ben bu tür sorularin cevabina bakmanizi istedigimden ben olayi detayli anlatmamis, bununla ilgili kuran-i kerimde gecen ayet i yazmistim.istersen ordan bak, yada firtina kardesimiz aciklamis zaten ordan da faydalanabilirsin.ahzab süresinde evlad edinmenin yasaklandigi acikca ifade edilmistir.
ilgine tesekkür ederim...
selam ve dua ile...
0
 
Beitrag gepostet am 06.12.07, 01:37 @-duygu- Nr.: 5 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
sorunun cevabinin altinda kuran- kerimde hangi ayette ve sure de gectigini yazmistim ama keske detayli aciklasaymisim. gerci sagolsun firtina kardes aciklamis ordan faydalanabilirsin.
selam ve dua ile...
0
 
Beitrag gepostet am 06.12.07, 09:35 @mecnuni Nr.: 6 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
sevgili kardesim,

islamiyetde ilk önce GELINLE evlenme yasagi varken sonradanda EVLAT edinme yasagi cikmis.

HZ Muhammed daha önce evlat edindgii ZEYDIN eski esi ZEYNEP ile evlenmis(o zamana kadar Muhammedin oglu diye anilan Zeyd birden karisini muhammesin nüfünda görmüs islamda gelinle evlenme daha evvel yasak oldugundan ZEYNEP ile ZEYD,in bosanmasi gündeme gelmis ve o zaman icindede EVLAT edinme ile ilgili ayetler inmis)

islam fikihinda evlat edinme cok karmasik bir konu olup devamli tartismalara maruz kalmistir.

Islam Fikihinda evlat edinebilirsin ama soyaadini vermemek ve Mirasciniz yapmamak sarti ile ... ))
-----
Birimiz hepimiz, Hepimiz birimiz icin...Kuvvaimilliye
0
 
Beitrag gepostet am 06.12.07, 09:46 @mecnuni Nr.: 7 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
sevgili kardesim,

2.ci sorunla ilgili de islamda öyle bir ayet olmadigi icin caiz görülenlerde sadece fakihler tarafindan alinan fetvalardan ibaretdir.( 1500 sene evvel organ , doku, kemik gibi bir takim uzuvlarin nakli technik ve bilim olarak olaniksiz idi)

zaten Bitkisel hayatda olan biri tam ölmüs sayilmaz bu yüzden birak dini yasalarda müsade etmez.


hoscakal.
-----
Birimiz hepimiz, Hepimiz birimiz icin...Kuvvaimilliye
0
 
Beitrag gepostet am 06.12.07, 18:48 @_tayfun_ Nr.: 8 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
güzel kardesim birak dini yasalarda izin vermez cümlesi biraz yanlis kullanilmis. sanki yasalari dinin önüne cikarma gibi bir mana tasiyor.yani dinin izin vermedigi seye, yasalar izin verse yapilabilir mi yani?
selam ve dua ile..
0
 
Beitrag gepostet am 06.12.07, 21:43 @mecnuni Nr.: 9 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
sevgilikardesim,

Din ve devlet islerini birbirinden ayirmakta yarar vardir eger bugün bunlari yazip konusabiliyorsak serbestce bunu Demokrasiye borcluyuz...

sevgilikardesim,
Dinin izin vermedigi seylere yasalar izin verilirse yapilir elbetde. Din öbür taraf icin yasalar simdiki zaman icin gecerlidir..
-----
Birimiz hepimiz, Hepimiz birimiz icin...Kuvvaimilliye
0
 
Beitrag gepostet am 07.12.07, 10:22 @-duygu- Nr.: 10 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
sevgili kardesim, Seriat ile yöneltilmiyoruz ve yönletilen bir ülkede yok dünyada bilginize sunarim.islamin ciktigi arapyarimadasinda bile henuz seriathükümleri tam olarak islemezken sizler nasil demokrasi ile yöneltilen bir ülkede seriat kanunlarini benimsersiniz anlamiyorum...Tanrin insanogluna verdigi görevler kutsal kitabta apacik belirtilmis ama anlayis ve yorum farkliliklari insanoglunu yanlis yola itmis insanogluna verilecek ceza eger öbür tarafa kalacaksa yandi gitdi insanoglu... )) iste bunun icin insanoglunun yaptigi yasalar var bu dünya icin ve en gecerliside budur benim fikrimce..




hoscakalin
-----
Birimiz hepimiz, Hepimiz birimiz icin...Kuvvaimilliye
0
 
Beitrag gepostet am 07.12.07, 10:25 @xxfirtinaxx Nr.: 11 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
sevgilikardesim,

bana güncelhayatimizla ilgili örnek olarak herhangi bir ceza hükmü verebilirmisiniz? ( tanrinin hükmü dedigin) verirsen bu yönde tartisma olur yoksa geyiklemeden ibaretdir yazilanlar bunun icinde vaktim sinirli kusura bakma..


hoscakal




-----
Birimiz hepimiz, Hepimiz birimiz icin...Kuvvaimilliye
0
 
Beitrag gepostet am 09.12.07, 11:12 @-duygu- Nr.: 12 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
duyguhanimefendi,


KÖTÜLÜKLER ICIN DEGIL IYILIKLER ICIN KANUNLAR VAR:KÖTÜ KANUNLAR DEGIL YANI
diyorsun cok komik degilmi sence...

Kuran insan icin sadece bu dünya icin bir yolgöstericidir ve yasadigimiz caga görede icindeki ayetleri okuyup anlamaya mecburuz .ve kurandaki uygulamalrla idare edilirse insan buna seriat hükümleri denir ve bazi hükümler Tevratdaki gibi Kanakan dise dis mantigi gibi kati hükümdür dolaysi ile affedilicigi yoktur. Bu tür uygulamalrda insani dinden uzaklastirir.

iyi pazarlar.
0
 
Beitrag gepostet am 09.12.07, 22:45 @_tayfun_ Nr.: 13 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
güzel kardesim, duygu ve düsüncelerini paylsman güzel ama bunu demorasiye baglaman üzücü.yani demokrasi olmasa da seriat olsaydi bunlari konusamayacakmiydik.seriat in ne oldugunu lütfen iyi anlayalim.Seriat ALLAH (c.c) koydugu kanundur.o gaybi bilen yeganedir. o zaman bizler icin neyin hakkimizda hayirli, neyin zararli olacagini ondan iyi olan nasil olabilir? bizleri yaradan baska bizlere daha merhametli kim olabilir. O yüzden seriat i kabul etmiyorum diyen küfre gider, imanini kaybeder, bilmeden derse müstesna ama bilerek inkar küfürdür.o yüzden tüm yasalar ve kanunlar seriat hükmüne göre uygulanmasi gerekirken bizler malesefe kimilerinin cikari ve menfaati icin cikartilmis, yaradanin buyruklarina ters gelen hükümlere boyun egmek zorunda birakimis durumdayiz.Mevlam mahserde bunu bizlere sordugunda ne deriz bilemiorum, ama bu durumdan da yine ALLAH (c.c) rahmetine siginirim.

selam ve dua ile...
0
 
Beitrag gepostet am 09.12.07, 23:22 @-duygu- Nr.: 14 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
güzel kardesim öncelikle görüslerin ve payasimin icin tesekkürler.
ancak sunu dile getireyim ki kuran-i kerim i bizler meal den okuyup su yok, bu yok diyemeyiz.bunu demede önce tefsir lerden faydalanmaliyiz.kuran-i kerimde seriat ile ilgili ayetler vardir.bunlar,
1- maide suresi,48 ayet
2-sura sresi,13 ayet
3-sura süresi,21 ayet
4-casiye suresi,18 ayet

örnek olarak maide suresinin tefsirini ileteyim.
48- Sana da daha önceki kutsal kitabı onaylayıcı ve içeriğini koruyucu olan bu hak kitabı indirdik. Buna göre onların arasında Allah'ın indirdiği ayetlere göre hüküm ver, sana gelen gerçekten saparak onların keyfi arzularına uyma.

Her ümmet için ayrı bir şeriat, ayrı bir ana yol belirledik. Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat belirlediği yolda sizleri denemeyi diledi. Buna göre hayırlı işlerde yarışınız. Çünkü hepiniz Allah'a döneceksiniz ve O anlaşmazlığa düştüğünüz meselelerin içyüzünü size haber verecektir.
Allah'ın şeriatı bâkîdir, herşeyden daha değerlidir. Onun bir bölümünü de olsa, Allah'ın uygun görmediği bir şey uğruna kurban etmeye değmez! İnsanlar Allah tarafından yaratılmıştır. Her birinin kendine göre bir yeteneği, mizacı, kafa yapısı ve seçtiği bir yol vardır. İnsanlar, Allah'ın hikmeti gereği, birbirlerinden farklı yapılarda yaratılmışlardır. Allah onlara doğru yolu göstermiş ve bu noktada onları serbest bırakmıştır. Bu, onları sınamak istediğindendir. İnsanlar sonuçta Allah'a döneceklerdir. Ve o gün dünyada benimsedikleri yola göre, yaptıklarının karşılığını göreceklerdir.

Öyleyse bir kimsenin, Allah'ın şeriatını gözetme adına, bir başka deyişle insanların yararını ve kurtuluşunu gözetme adına, tüm insanları aynı çatı altında birleştirebilmek için çırpınması, boşa kürek çekmek demektir. Allah'ın şeriatından ödün vermek yada onda bazı değişiklikler yapmak, neticede, yeryüzünde bozguna neden olmak, biricik sapasağlam sistemi bırakıp sapıtmak, insanların yaşamında adaleti ortadan kaldırmak, insanların birbirlerine köle olmalarına, Allah'ı bırakıp birbirlerini rabb edinmelerine zemin hazırlamak dışında hiçbir işe yaramayacaktır. Bu ise en büyük kötülük, en büyük yıkımdır..: Sonu gelmeyecek, olmayacak girişimler peşinde koşmak, doğru değildir. Çünkü insanın doğası için Allah, bu tür girişimleri uygun görmemiştir. Bu, Allah'ın hikmeti gereği insanların farklı kafa yapılarına, farklı mizaçlara, farklı görüşlere, farklı eğilimlere sahip olmalarına da terstir. İnsanları yaratan Allah'tır. Onların geçmişlerini de geleceklerini de çok
0
 
Beitrag gepostet am 09.12.07, 23:23 @-duygu- Nr.: 15 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
çok iyi bilmektedir. Sonuçta herkes O'na dönecektir.

Böylesi bir amaçla, Allah'ın şeriatındaki herhangi bir hükmü kolaylaştırmaya kalkışmak -bu ayetten anlaşıldığı ve de yaşamın her noktasında- görüldüğü kadarıyla, boşa yorulmaktır. Böylesi bir girişim, realiteyle bağdaşmamaktadır. Allah'ın iradesine de uymamaktadır. Böyle bir girişimi, -Allah'ın isteklerini gerçekleştirmek için didinen- müslümanlar da onaylayamaz. Bu durumda, kendilerini "müslüman" olarak yaftalayan bazı kimseler, nasıl oluyor da örneğin şöyle laflar edebiliyorlar: "Turistleri kaybetmek istemiyorsak,şeriatı tatbik etmeyi düşünmemiz hiç de doğru olmaz" Abartmıyorum! Aynen böyle laflar eden insanlar var bugün!

Burada, daha net bir biçimde, aynı gerçeğin altı bir kez daha çiziliyor. Bu konudaki ilk ayette: "Buna göre onların arasında Allah'ın indirdiği ayetlere göre büküm ver, sana gelen gerçekten saparak onların keyfi arzularına uyma!" denilmiştir. Kısacası, Allah'ın şeriatını bütünüyle onların keyfî arzusuna terk etmek yasaklanmıştı. Şimdi ise peygamberimiz, insanların kendisini Allah'ın indirdiği hükümlerin bir kısmından bile şaşırtmalarından sakınması için uyarılıyor:

"O halde onların arasında Allah'ın indirdiği ayetlere göre hüküm ver, onların keyfi arzularına uyma, onların seni Allah'ın indirdiği bükümlerin bir kısmından bile şaşırtmalarından sakın!"

Buradaki uyarı, daha kesin ve daha vurguludur. Burada mesele, tüm çıplaklığıyla ortaya koyuluyor. Bu fitneden, böylesi şaşırtmacalara kanmaktan, özenle kaçınmak gerekir. Bu meselede iki olay söz konusudur: Ya Allah'ın indirdiği hükmü aynen vermek ya da insanların -Allah tarafından sakınılması istenen- keyfî arzularına ve şaşırtmacalarına tâbî olmak.

Ayette daha sonra keyfî arzulara uyma konusuna açıklık getirilerek, peygamberimizin, kendisine gelen yahudilerin önerileri meselesini çözümleyebilmesi kolaylaştırılıyor. Artık söz konusu yahudiler, bu şeriattaki küçük büyük herşeye bütünüyle bağlanmazlarsa, İslâm'ı benimsemeyip sırt dönerlerse, Allah'ın şeriatıyla yargılanmaktan yüz çevirirlerse, peygamberimizin yapacağı bellidir. (O dönemde, bu konuda serbestlik vardı. Ancak daha sonra, "daru'l-İslâm"da İslâm şeriatıyla hüküm vermek zorunlu kılındı):

"Eğer sana sırt çevirirlerse bil ki, Allah, günahların bazısı yüzünden onları cezalandırmak istiyor. Kuşku yok ki, insanların çoğu fasıktır."

0
 
Beitrag gepostet am 09.12.07, 23:24 @-duygu- Nr.: 16 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
Sana sırt çevirirlerse, yapabileceğin bir şey yoktur. Onların bu tutumları seni, Allah'ın hükmüne ve şeriatına bütünüyle sarılmaktan ödün vermeye itmesin. Onların getirdikleri öneri, senin gücünü kırmasın, tavrını değiştirmesin. Onlar, sırtlarını dönüp yüz çevirmekteler. Çünkü Allah onları, işledikleri kimi günahlardan ötürü cezalandırmak istiyor. Bu tutumları nedeniyle başı derde girecek olanlar, onlardır. Onların bu tavırları ne sana zarar getirir, ne Allah'ın şeriatına, ne dinine; ne de dinlerine bağlı müslümanlara... İnsanın yapısı böyledir:

"İnsanların çoğu, fasıktır"..

Onlar dinden çıkarlar, sapıtırlar. Çünkü yapıları böyledir. Bu noktada sen, onların bu durumuna bir çare bulamazsın. Bunda şeriatın da günahı yoktur. Onların doğru yolu bulmaları da mümkün değildir.

Böylece şeytanın, müslüman yüreğine girebileceği tüm pencereler kapatılıyor. Hangi amaçla ve hangi durumda olursa olsun, bu şeriatın hükümlerinden herhangi birini terk etmeye yol açabilecek tüm gerekçeler, ortadan kaldırılmış bulunuyor.

Sonra insanlar, bu yol ayrımı üzerinde iyice düşünmeye sevk ediliyor. Ya Allah'ın hükmü ya da cahiliyyenin hükmü... Bu ikisinin ortası olamaz. Bu ikisi dışında başka bir alternatif yoktur. Ya, yeryüzünde Allah'ın hükmü egemen olacak, insanların yaşamında Allah'ın hükmü yürürlüğe konacak, insanların yaşamı Allah'ın sistemine göre yönlenecek... Ya da, cahiliyye hükmü, keyfï arzulara göre belirlenmiş bir şeriat, kölelik sistemi yürürlükte olacak... Bu iki alternatiften hangisini istiyorlar?

"Yoksa istedikleri, cahiliyye düzeni midir? Kesin inançlılara göre Allah'ın düzeninden, Allah'ın verdiği hükümden daha iyisi düşünülebilir mi hiç?"

Cahiliyyenin anlamı bu ayette belirgin bir biçimde ortaya konuluyor. Cahiliyye -Allah'ın belirttiği, Kur'an'da ifade edildiği üzere- insanların insanlar için hüküm belirlemesi, insanın insana köle kılınması, Allah'a kulluğun bırakılması, Allah'ın ilahlığının reddedilmesi ve de buna karşılık, kimi insanların ilah kabul edilmesi ve -Allah'a değil- onlara tapılmasıdır.

Olaya bu ayetin ışığında baktığımızda, cahiliyyenin tarihsel bir süreçten ibaret olmadığını görüyoruz. Cahiliyye, bir olgudur. Geçmişte yaşanmış olan bu olguyla, bugün de yarın da yine karşılaşılacaktır. Cahiliyyenin niteliği, İslâm la çelişme, İslâm`a karşı olmadır.

Nerede ve hangi zamanda olursa olsun eğer insanlar, tek bir konuda bile ödün vermeksizin Allah'ın şeriatına göre hükmediyorlarsa, bu şeriatı benimsiyorlar ve ona gerçek anlamda teslim oluyorlarsa,
0
 
Beitrag gepostet am 09.12.07, 23:25 @-duygu- Nr.: 17 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
Allah'ın dinine mensup olmuş demektirler. Yok eğer, beşer aklının ürünü olan bir şeriat, bir öğretiye göre hüküm veriyorlarsa -hangi şekilde olursa olsun- söz konusu öğretiyi benimsiyorlarsa, onlar cahiliyye sınıfındadırlar. Onlar, öğretisi doğrultusunda hüküm verdikleri kişinin dinini benimsemiş durumdadırlar, Allah'ın dinini değil! Allah'ın hükmünü istemeyen, cahiliyye hükmünü istiyor demektir. Allah'ın şeriatını reddeden, cahiliyye düzenini kabul ediyor, cahiliyyeyi yaşıyor demektir.

Bu, yolların ayrılış noktasıdır. Allah bu noktada, insanlardan iyice düşünmelerini istiyor. Gerisi insanlara kalmıştır. Diledikleri yolu seçmekte özgürdürler.

Ardından Allah bu tür insanlara, cahiliyye düzenini istemelerinden ötürü kınayıcı bir soru yöneltmektedir. Yine bu soru, Allah'ın hükmünün daha üstün olduğunu vurgulamaya yöneliktir:

"Kesin inançlılara göre Allah'ın düzeninden, Allah'ın verdiği hükümden daha iyisi düşünülebilir mi hiç?"

Evet! Allah'tan daha iyi hüküm koyabilecek olan kim vardır?

İnsanlar için Allah'ın şeriatından ve hükmünden daha iyi bir şeriat ve hüküm belirleyebileceği iddiasında bulunmaya kim kalkışabilir?

Böylesi büyük bir iddiaya kalkıştığında, bunu hangi gerekçeyle açıklayabilir?

Bu iddiaya kalkışan, insanları, onların yaratıcısından daha iyi tanıdığını söyleyebilir mi? İnsanlara karşı, onların rabbinden daha hoşgörülü olduğunu ileri sürebilir mi? İnsanlar için en uygun olanı, onların yararını Allah'tan daha iyi gözetiyorum diyebilir mi? Nihai şeriatını gönderen, son peygamberini gönderen, onu peygamberlerin sonuncusu, getirdiği mesajı kitapların sonuncusu kılan, İslâm şeriatını kıyamete dek geçerli olarak niteleyen Allah'ın durumların değişebileceğini, yeni gereksinimlerin ortaya çıkacağını, farklı koşullar söz konusu olabileceğini bilemediğini iddia edebilir mi? Bir insan, Allah tüm bunları bilemediği için şeriatında belirtmemişti, ancak bugün işte tüm bunlar bizler tarafından kavranmıştır diyebilir mi?

Allah'ın şeriatını yaşamdan koparan, onun yerine cahiliyye şeriatını, cahiliyye hükmünü ikame eden, kendi keyfî arzusunu ya da herhangi bir halkın veya neslin keyfî arzularını Allah'ın şeriatından, Allah'ın hükmünden üstün tutan kimseler, bu tür sözler söyleme cüretini nasıl gösterebiliyorlar?

Özellikle de kendini müslüman olarak adlandıran bir insan, bu türden sözler edebilir mi?
0
 
Beitrag gepostet am 09.12.07, 23:26 @-duygu- Nr.: 18 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
İçinde bulunduğumuz koşullarmış. Durum çok değişmişmiş! İnsanların istememesiymiş! Düşmanlardan çekinmemiz gerekirmiş! Allah müslümanlardan kendi aralarında şeriatını yürürlüğe koymalarını, Kur'an doğrultusunda hayat sürmelerini, onlardan kimi insanların kendilerini indirdiği şeriatından ufacık bir noktada bile şaşırtmalarından sakınmalarını isterken, daha sonra olup bitecek herşeyi bilmiyor muydu?

Beklenmedik gereksinimler, yenilenen koşullar ve görmezlikten gelinemeyecek durumları, Allah'ın şeriatı ihata edemeyecek denli eksikmiş! Bu nasıl iddia edilebilir? Şeriatından ödün verilmemesi için bu denli kesin bir ifade ' kullanan ve insanları özenle uyaran Allah, tüm bunların olacağını bilmiyor muydu?

Bu konuda, müslüman olmayan bir kimse dilediğince konuşabilir. Ama müslüman olan ya da müslüman olduğunu iddia eden bir kimse bu türden sözler edebilirmi? Bu türden sözler edebiliyorsa onun İslâm'la artık ne ilgisi kalmıştır? Tüm bunlardan sonra, onda İslâm'ın en ufak bir izi görülebilir mi?

Bu, tam bir yol ayrımıdır. Kişi seçimini yapmak zorundadır. Seçimini yapmışsa artık tartışmanın gereği yoktur.

Ya İslâm, ya cahiliyye! Ya iman, ya küfür. Ya Allah'ın hükmü ya cahiliyye düzeni.

Allah'ın indirdiği ayetlere göre hüküm vermeyenler, kafirlerin, zalimlerin, fasıkların ta kendileridirler. Yönetilenlere karşı Allah'ın hükmüyle hükmetmeyenler, kesinlikle mümin değildirler.

Bu meseleyi müslüman, kesin ve net bir biçimde kafasına yerleştirmelidir. Yaşadığı çağda, insanlara karşı Allah'ın hükmünü uygulama noktasında asla tereddüde düşmemelidir. Bu gerçeğin zorunlu sonucu olarak, dosta da düşmana da Allah'ın şeriatını uygulamalı ve de bunun neticesine katlanmalıdır.

Müslüman bu meseleyi kafasına net olarak yerleştiremezse, bir türlü istikrara kavuşamayacak, kendini yöntem kargaşasının içinde bulacak, hak ile batılı birbirinden ayıramayacak, doğru yolda bir adım bile ilerleme kaydedemeyecektir... Bu meselenin sıradan insanların kafasında bu denli netleştirilemeyeceği doğru kabul edilse bile, "müslüman" olmayı isteyen, müslümanlığın gereklerini yerine getirmeye azmeden insanların kafasında iyice netleştirmeyi savsaklamak asla doğru değildir...

Buradaki ayetlerin tümü, surenin başında belirttiklerimizi doğrulamaktadır. Orada da ifade ettiğimiz üzere, bu suredeki ayetlerin tümü, hicretin altıncı yılında Hudeybiye'de indirilen Fetih suresinden sonra indirilmiş olamaz. Tam tersine bu surenin pek çok bölümü, -Uhud savaşının ardından Benî Nazîr, Bedr savaşının ardından
0
 
Beitrag gepostet am 09.12.07, 23:26 @-duygu- Nr.: 19 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
Orada da ifade ettiğimiz üzere, bu suredeki ayetlerin tümü, hicretin altıncı yılında Hudeybiye'de indirilen Fetih suresinden sonra indirilmiş olamaz. Tam tersine bu surenin pek çok bölümü, -Uhud savaşının ardından Benî Nazîr, Bedr savaşının ardından da Benî Kaynuka yahudilerinin sürülmelerinden önce indirilmemişse de- Fetih suresinden -en azından- Ahzab savaşının meydana geldiği hicrî dördüncü yılda Benî Kureyza yahudilerinin Medine'den sürülmelerinden önce indirilmiş olmalıdır.

Buradaki ayetlerde, birtakım olaylara, Medine'deki İslâm toplumunun tanık olduğu gelişmelere, ayrıca yahudilerin, münafıkların tutumlarına ve konjonktürel durumlarına değiniliyor. Söz konusu tutumlar ve konjonktürel durumlar, yahudilerin gücünün kırılmasıyla bertaraf edilecekti. Bunun son örneği Beni Kureyza sorunuydu.

Bu ayet, yahudilerin ve hristiyanların dost edinilmelerine ilişkindir. Ayetteki uyarıda -hatta tehditte- onları dost edinenin onlardan biri olacağı vurgulanıyor. Bu vurgu, onlarla dostluk kuran ve bunu başlarına bir bela geleceğinden korkmakla gerekçelendiren, kalpleri hastalıklı kişilere yöneliktir. Yine ayette müslümanların, dinlerini hafife alıp alay konusu yapan kimselerle dostluktan nefret etmeleri istenmektedir. Bununla da, -müslümanlar namaza durduklarında- onların namaz kılmalarını hafife alan ve alay konusu yapan kimselere işaret ediliyor. Tüm bu olumsuzluklar, Medine'de yahudilerin güçlü, etkin ve çeşitli imkanlara sahip oluşlarından kaynaklanıyordu. Dolayısıyla, bu tür kargaşaların olması, böylesi olayların yaşanması, ayrıca ayetlerde böylesine sert bir uyarı ve tekrar tekrar tehdide gerek görülmesi, ardından yahudilerin gerçek durumlarının açıklanması, teşhir edilip kınanmaları, bu bağlamdaki binbir komplolarının, entrikalarının, manevralarının, her türlü kirli çamaşırlarının ortaya dökülmesi son derece olağandır.

Buradaki ayetlerin iniş nedenlerine ilişkin çeşitli rivayetler vardır. Bunların kimisinde bu ayetlerin, Bedir savaşından sonra ortaya çıkan Benî Kaynuka sorunu, Abdullah bin Ubey bin Selûl'un tavrı ve kendisi ile yahudiler arasındaki dostluk ilişkisini, "Doğrusu ben başımı belaya sokmak istemiyorum, bu nedenle de onlarla dostluğumu kesemem" diyerek aklamaya çalışması üzerine indiği belirtilir.

0
 
Beitrag gepostet am 09.12.07, 23:27 @-duygu- Nr.: 20 Antworten
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari
Aslında, bu rivayetler olmaksızın da, ayetlerin yapısını ve içeriğini nesnel bir yaklaşımla incelemek ve de bu ayetleri peygamberimizin Medine'deki yaşamında tanık olduğu olayların kronolojik sırasına göre ele almak bile, söz konusu ayetlerin iniş zamanına ilişkin bu surenin girişindeki tesbitlerimizi doğrulamaya yeterlidir.


insallah faydali olmustur.
selam ve dua ile...
0
 
 
Antworten
Der Inhalt darf max. 30000 Zeichen lang sein!
 
Cesitli konularda 3.sorunun cevaplari