60 aktive Mitglieder
               
 
Beitrag gepostet am 22.06.15, 23:14 Nr.: 1 Antworten
 
Türk toplumlarında kadinin yeri

Eski Türk toplumlarında aile en önemli sosyal birlik olduğundan, ailenin temelini teşkil eden kadın, Türk destanlarında ve Türk felsefesinde öyle yüce bir mertebeye kurulmuştur ki kadını öylesine yüce bir varlık haline getiren töreye ve kültüre hayran olmamanın imkanı yoktur. Kadın, erkeğin biricik yoldaşı ve çocuklarının anası olmak gibi önemli bir vazifeyle görevlendirilmiştir. Daha da önemlisi Türk Milletinin tek bereket kaynağıdır. Kendisine verilen bir takım haklardan dolayı hanların, hakanların, cengaverlerin önünde saygıyla eğildikleri bir şeref abidesidir.

Türk destanlarında kadın ilahi bir varlık konumuna gelmiştir. Öyle ki erişilip dokunulması, koklanması, kısaca beş duyuyla algılanmasının imkanı yoktur. Yaratılış Destanında, Allah’a insanları ve dünyayı yaratması için fikir ve ilham veren “Ak Ana” adında bir kadındır. Oğuz Kağan’ın ilk karısı, karanlığı yararak, gökten inen mavi bir ışıktan, ikinci karısı ise kutsal bir ağaçtan doğmuş insanüstü varlıklardır. Yakutlarda “Ak Oğlan” ağacın içinden çıkan nurlu bir kadın tarafından emzirilmiştir. İlk Türk yazıtlarından olan Bilge Kağan kitabesinde Kağan: “Sizler anam hatun, büyük annelerim, hala ve teyzelerim, prenseslerim…” hitabıyla söze başlar.



En eski Türk inancına göre, “Han ile Hatun” gök ile yerin evlatlarıdır. Kadın burada yedinci kat göktedir. Kadına, böylesine bir kutsallık veren törede kadının dövülmesinin, horlanmasının imkanı yoktur. Zaten Türk kültüründe ve destanlarında böyle bir durum göze çarpmamaktadır. Türk destanlarında kadın erkeğin daima yanındadır. Onların güç ve ilham kaynağıdır.

Dede Korkut hikayelerinden olan “Deli Dumrul”da, Dumrul canının yerine can bulma çabasına girince bunu kadınından bulmuş, kadın ona hiç çekinmeden canını vereceğini söylemiştir. Yine Türk kültüründe destan kahramanları iyi ata binen, iyi kılıç kullanan, iyi savaşan kadınlarla evlenmek istemektedir. Nitekim, Dede Korkut’taki Bamsı Beyrek hikayesinde yer alan “Banu Çiçek” bunun en güzel misalidir.

Kırgızların Manas Destanında kadın, evin namusunun koruyucusudur. Kazaklarda kadına verilen değer şu atasözüyle ne güzel anlatılmıştır: “Birinci zenginlik sağlık, ikinci zenginlik ise kadındır.”

Tüm Türk destanlarında sarsılmaz bir saygı, sevgi ve sadakat vardır. Gerdeğe girdiği gün murad alıp vermeden yalnız kalan kadın kocası ölünceye kadar onu bekleyeceğine ve üzerine bir erkek sinek bile kondurmayacağına ant içerdi. Kadınların savaşta düşmanın eline geçmesi büyük bir zillet sayılırdı. Oğuz Kağan Destanında ırza tecavüz edenlerin öldürüldüğü veya gözlerine mil çekildiği ifade edilmektedir.

İranlı bir tarihçi olan Gerdizi de “Malumdur ki Türk kadınları çok iffetlidirler.” derken Türk kadınının ahlaki temizliğini övmektedir. Bu övgü boşuna değildir. Nitekim kadın adları arasında temiz, faziletli manasına gelen “Hun, Sabir, Arig, Arık, Uygur Silink, Kazan Silu” gibi adların bulunması sebepsiz değildir. Aynı şekilde İbni Batuta Şehnamesi’nde Kırım’daki hatıralarını anlatırken söyle demektedir. “Burada tuhaf bir hale şahit oldum ki o da Türklerin kadınlarına gösterdiği hürmetti. Burada kadınların kıymeti ve derecesi erkeklerinden daha üstündür.”



İslamiyet öncesi Türk toplumlarında kadınsız bir iş görülmezdi. Kadın erkeğin tamamlayıcısıydı. O sürekli erkeğin yanındaydı. Hakanın buyrukları yalnız “Hakan buyuruyor ki” ifadesiyle başlamışsa geçerli kabul edilmezdi. Yabancı devletlerin elçilerinin kabulünde hatun da hakanla beraber olurdu. Tören ve şölenlerde kadın, hakanın solunda oturur siyasi ve idari konumlardaki görüşlerini beyan ederdi. Mesela büyük Hun İmparatorluğu adına Çin ile ilk barış antlaşmasını Mete Han’ın hatunu imzalamıştır.

Ebul Gazi Bahadır Han, Şecere-i Terakimede, Oğuz ilinde, yedi kızın uzun yıllar beylik yaptığını anlatmakta ve bu kızların isimlerini şöyle sıralamaktadır: “Boyu Uzun Burla, Barçın, Salur, Şabatı Hatun, Künin Körkli, Kerçe Buladı, Kuğatlı Hanım.”

Türk kadını, diğer toplumlarda olduğu gibi baskı altında tutulmuyor, aşağılanmıyordu. Kadının yüceliği Altay Dağlarının en yüksek tepesine “Kadınbaşı” ismi verilerek, sanki çağlar sonrasına bir mesaj gibidir.

İslam öncesi Türk topluluklarında kadına böyle bir bakış açısı var iken, Türk toplumu dışında kalan milletlerde kadının durumu acınacak bir haldedir.

Cahiliye devri Araplarında, kadının kocası yanındaki değeri, alınıp satılan bir maldan farksızdır. Arap erkeği adet zamanında kadınla bir arada oturmaz, onunla yiyip içmezdi. Aynı dönemde yine burada kadının miras hakkı yoktu. Oysa Türk kadını miras hakkına sahiptir. Mesela; Yakutlarda kadının kendine ait mülkü mevcuttur. Buna “and” veya “nemse” adı verilir. Kadının bunu istediği gibi kullanma hakkı vardır. Ölen bir kocanın karısı var ise; bunun mirastan iki hali olur.1. Kocanın oğlu veya kızı, oğlunun oğlu veya kızı ile beraber bulunuyorsa sekizde bir,2. Bunlardan hiç biri kadının yanında değilse dörtte bir miras alırdı.

Aynı dönemlerde kadınların diğer toplumlardaki durumunu incelemeye devam edelim. İngiltere’de XI. asra kadar kocalar karılarını satabilirdi. Hiristiyanlar ise; kadına şeytan gözüyle bakmışlardır. Yine İngiltere’de kadın “murdar” bir varlık sayıldığı için İncil’e el süremiyordu. Kadınlar İncil’i okuma hakkına Hanry devrinde (1509-1547) sahip olmuşlardır.

İngiliz piskoposu Dour’un 1888 yılında Westminster Kilise’sinde vaaz verirken söyledikleri tüyler ürperticidir..”Bundan yüz sene öncesine kadar kadın erkeğin sofrasına oturma hakkına sahip olmadığı gibi sorulmadan söze başlaması da caiz değildi. Kocası başının ucuna kocaman bir sopa asardı ve karısı ne zaman emrini tutmazsa onu kullanırdı. Kadının sözü kızlarına geçmezdi. Erkek çocuklar ise; analarına ev içinde bir hizmetçi kadından fazla paye vermezlerdi.”


Çin’de ise, boşanma hakkı sadece erkeğe mahsustu. Kadının böyle bir hakkı yoktu. Oysa Türk kadını tüm bu haklara sahipti. “Koca karısını, kadında kocasını boşayabilirdi. Koca karısının getirdiği çeyizinin bedelini verirken, kadın para vermek veya mihrinden vazgeçmek suretiyle kocasından boşanabilirdi.”

Budizm’in kurucusu Buda ise; ilk başlarda kadınları dinine kabul etmemiştir. Eski Türk kadını, Roma kadınından da fazla haklara sahipti. Roma hukukunda kadın, kendi malına hüküm edemezdi, vasiyet yapamazdı. Roma hukuku kadını ergin kabul etmiyordu. Onu noksan akıllı sayıyordu. Romalı kadın Jüstinyen devrine kadar tam bir esir hayatı yaşamıştır. Roma’da dul kadının evlenmesi suç sayılıyordu. Yine Çin’de yeni doğan çocuk, erkekse pahalı kumaşlara, kız ise bez parçalarına sarılırdı. İran’da kendilerine eş olan kızlar günahkar sayılmışlardır. İran’da kanları bozmamak için yakın akrabalarla evlilik uygun görülmüştür. Bu sebepten anaları ve kız kardeşleriyle evlenenler ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde Cahiliye Araplarının kız çocuklarını diri diri gömmeleri acı bir gerçektir. Kız çocuğa sahip olmak şerefsizlik sayılmıştır.

İşte bu dönemlerde, Türk kızları ve kadınları, toplumun şerefli bir ferdi olarak itibar görmüşlerdir. Türk kadınının böyle ihtişam içinde ve saygı görerek yaşaması Türk karakter ve kültürünün yüksek değerini ifade eder

.....

0
 
Beitrag gepostet am 22.06.15, 23:14 @schizo Nr.: 2 Antworten
 
Türk toplumlarında kadinin yeri

Maddeler halinde özetlersek,

1.) Türklerin en eski destanlarından biri olan Yaratılış Destanının da Yaradana ilham veren ‘’Ak Ana ‘’ adında ki kadındır.

2.) Oğuz Kağan Atamızın kutlu eşlerinden biri mavi bir ışıktan,diğeri kutsal bir ağaçtan doğmuş olağanüstü kadınlardır.

3.) Bilge Kağan kitabesinde Kağan ‘’ Sizler Anam Katun, Büyük Annelerim,Hala ve Teyzelerim,Prenseslerim..’’ sözleri ile hitabına başlar.

4.) Eski Türk inancına göre ‘’Han ile Katun’’ gök ve yerin evlatlarıdır. Kadının yeri yedinci kat göktür.

5.) Eski Türk destanlarında kadın erkeğinin her daim yanındadır. Kadın erkeğinin güç ve ilham kaynağı kabul edilirdi.

6.) Türk kültüründe destan kahramanları iyi ata binen, iyi savaşan, iyi kılıç kullanan kadınlarla evlenmek istemektedirler. Örnek olarak Korkut Atanın Bamsı Beyrek hikayesindeki Banu Çiçek Katun’u verebiliriz.

7.) Eski bir Türk atasözü; ‘’Birinci zenginlik sağlık, ikinci zenginlik iyi bir kadın.’’

8.) Savaşta kadınların düşman eline geçmesi büyük bir utanç sayılırdı.

9.) Oğuz Kağan destanından öğrendiğimize göre ırza tecavüzün cezası ölüm veya gözlere mil çekilmesiydi.

Arap gezgini Ahmed bin Fadlan,Türklerin tecavüz suçlusunun bacaklarından çapraz bağlanmış iki ağaca bağladığını ve ipin kesilmesi sureti ile bacakların ayrıldığını hatıralarında belirtir.

10.) Yine Arap gezgini olan İbn’i Batuta şöyle der ‘’ “Burada tuhaf bir hale şahit oldum ki o da Türklerin kadınlarına gösterdiği hürmetti. Burada kadınların kıymeti ve derecesi erkeklerinden daha üstündür.”

11.) Kağanın buyrukları yalnız “Kağan buyuruyor ki” ifadesiyle başlamışsa geçerli kabul edilmezdi.

12.) Yabancı devletlerin elçilerinin kabulünde hatun da hakanla beraber olurdu. Tören ve şölenlerde kadın, hakanın solunda oturur siyasi ve idari konumlardaki görüşlerini beyan ederdi. Mesela büyük Hun İmparatorluğu adına Çin ile ilk barış antlaşmasını Tanrıkut Mete Han’ın Katunu imzalamıştır.

13.) Ebul Gazi Bahadır Han, Secere-i Terakime’de, Oğuz ilinde, yedi kızın uzun yıllar beylik yaptığını anlatmaktadır.

14.) Kadının yüceliği Altay Dağlarının en yüksek tepesine “Kadınbaşı” ismi verilerek yaşatılmıştır.

15.) Eski Türklerde kadın miras hakkına sahipti. Kadının kendine ait mülkü mevcuttu. Kadının bunu istediği gibi kullanma hakkı vardı.

16.) Eski Türklerde koca karısını boşayabildiği gibi, kadında kocasını boşayabilirdi.

 

Şimdide diğer toplumların kadına bakışına bir göz atalım.

1.) İngiltere’de XI. asra kadar kocalar karılarını satabilirdi. Hiristiyanlar ise; kadına şeytan gözüyle bakmışlardır. Yine İngiltere’de kadın “murdar” bir varlık sayıldığı için İncil’e el süremiyordu. Kadınlar İncil’i okuma hakkına Hanry devrinde (1509-1547) sahip olmuşlardır.

2.) İngiliz piskoposu Dour’un 1888 yılında Westminster Kilise’sinde vaaz verirken söyledikleri ;

“Bundan yüz sene öncesine kadar kadın erkeğin sofrasına oturma hakkına sahip olmadığı gibi sorulmadan söze başlaması da caiz değildi. Kocası başının ucuna kocaman bir sopa asardı ve karısı ne zaman emrini tutmazsa onu kullanırdı. Erkek çocuklar ise; analarına ev içinde bir hizmetçi kadından fazla paye vermezlerdi.”

3.) Çin’de, boşanma hakkı sadece erkeğe mahsustu.

4.) Budizm’in kurucusu Buda ise; ilk başlarda kadınları dinine kabul etmemiştir.

5.) Roma hukukunda kadın, kendi malına hüküm edemezdi, vasiyet yapamazdı. Roma hukuku kadını ergin kabul etmiyordu. Onu noksan akıllı sayıyordu. Roma’da dul kadının evlenmesi suç sayılıyordu.

6.) Çin’de yeni doğan çocuk, erkekse pahalı kumaşlara, kız ise bez parçalarına sarılırdı.

7.) İran’da kanları bozmamak için yakın akrabalarla evlilik uygun görülmüştür. Bu sebepten anaları ve kız kardeşleriyle evlenenler ortaya çıkmıştır. ( Özellikle Mazdeizm’in popüler olduğu dönemde.)

8.) Cahiliye Araplarının kız çocuklarını diri diri gömmeleri bir gerçektir. Kız çocuğa sahip olmak onursuzluk

0
 
Beitrag gepostet am 27.06.15, 22:38 @schizo Nr.: 3 Antworten
 
Türk toplumlarında kadinin yeri
okumayi sevmeyenler icin sesli anlatim

0
 
Beitrag gepostet am 28.06.15, 01:47 @anahita_1 Nr.: 4 Antworten
 
Türk toplumlarında kadinin yeri
zoruna giden ne oldu, bizim eski kültürümüzde kadinlara verilen degermi?
keske sizinde kültürünüzde böyle degerler olsaydi, sende tarih acidan birseyler yazabilseydin

gercekler baya kizdirmis seni

ama normaldir, en cok siddeti sizin orda görüyor kadinlar, sizin kültürünüz töreleriniz buna müsade ediyor. sükür tanriya bizde yok öyle töreler


ne mutlu ki türküm

0
 
Beitrag gepostet am 28.06.15, 01:51 @schizo Nr.: 5 Antworten
 
Türk toplumlarında kadinin yeri
ve rica ediyorum, konu kültür

sizinde varsa tarihinizde buna benzer seyler paylasin, yoksa okuyun ve birseyler ögrenin
0
 
Beitrag gepostet am 28.06.15, 13:09 @anahita_1 Nr.: 6 Antworten
 
Türk toplumlarında kadinin yeri
sen benim gibi, benim kültür demiyorsun dogru, cünki yok, onun icin bu insanlik ön plana cikiyor, kendini öyle avutuyorsun
olmayan birseyle nasil paylasimlar sunacaksin, sunamazsin. o yüzden ordan burdan topladiginiz degerler ile kendinize bir kürltür olusturmaya calisiyorsun

kültürü olanda kültür anlayisi gelisir, olmayanda iste sendeki gibi kültür anlayisi varmis gibi sacmalarlar

sende hep insanliktan dem vuruyorsun, ama ancak kürtlere yapilanlari paylasirsin, hic bir dogu turkistanda olanlari dile getirmedin
bana burda insanliktan bahs etme, hepsi fasa fiso. burda laf cambazligi yapip kürtcülük yapiyorsun, ancak kendi halkini savunuyorsun, lafa gelince dünya insanlari cart curt

kimi kandiriyorsun sen?



ulusum uluslarin en büyügüdür, Türk oglu Türk'üm ben
bunu yazmak demek bile büyük bir sereftir, acayip bir duygu
0
 
Beitrag gepostet am 28.06.15, 13:10 @umay2834 Nr.: 7 Antworten
 
Türk toplumlarında kadinin yeri
araplarin hayat ve yasam tarzini benimseyen Türkler ayni sekilde kadinlarina siddet uyguluyor, bu gafletten cikmalari lazim

Türk'ün güzel öz kültürüne baglanmalari lazim. yoksa kadinlar siddet görmekten kurtulamaz, ama büyük bir uyanis görüyorum ben yurdumda


0
 
Beitrag gepostet am 30.06.15, 14:03 @schizo Nr.: 8 Antworten
 
Türk toplumlarında kadinin yeri
0
 
Beitrag gepostet am 01.07.15, 09:44 @asos Nr.: 9 Antworten
 
Türk toplumlarında kadinin yeri
anlamiyorum ya
Türkcülük yapinca ve hakiki kültürümüz hakkinda bir takim bilgiler paylasinca neden bukadar rahatsiz olan var ?

 kürtcülük yapiyorsam ne mutlu bana ) diyebiliniyosa peki neden ne mutlu türkm diyenlerden rahatsiz olunup su hakaretlerde bulunanlar oluyor

  İnsan olma adayı olduğunda

İnsana insan gibi bakmadığın sürece

diyorumki bunlari yazan insan insana insan gibi bakiyormu acaba? ve insan oldugunda gel gibi diyerek ne agir bir hakaret ettignin farkinda degil kanimca

insan ilk önc bir kendine bakmali ve kendini elestirebimeliki
baskasina insan olma adayi gibi cirkin kelimeleri yazabilsin

Türk kültüründen okadar rahatsizlarki kendi kültürlerini sanki hic yasamiyorlarmis gibi tavr sergiliyorlar

allah kendi burnunun ucunu görmeyi nasib eylesin insallah



0
 
Beitrag gepostet am 01.07.15, 17:47 @schizo Nr.: 10 Antworten
 
Türk toplumlarında kadinin yeri
aslinda acinacak bir durum, ama vicdanim acima diyor. acidikca basinin etini yicekler diyor
o yüzden hic acimiyorum

konu simdiki kadinlari ele almadigi halde, durmadan olayi simidye cekmeye calisanlar var

tarihi kültür

eski Türkler diye basliyan bir konu., ama kime ne anlatmaya calisiyorsun, kendi eziliklilerini böyle örtmeye calisiyorlar

kalin saglikcakla

ne mutlu ki Türk'üm
0
 
Beitrag gepostet am 03.11.19, 22:02 @schizo Nr.: 11 Antworten
 
Türk toplumlarında kadinin yeri
Güzel bir anlatim türk uygarliklarinda kadinin degerini ögrenmeyen kalmamistir.tabiki anlayanlara teprik ederim
0
 
 
Antworten
Der Inhalt darf max. 30000 Zeichen lang sein!
 
Türk toplumlarında kadinin yeri