"ilkokul sonlardaydim, avucuma sıkıstırılan harcligimla ne yapacagimi düsünüp duruyordum. Derken cadde kenarina eski kitaplar dizen yasli adami gördüm, elbisesi yamali, avurtlari cökmüs, zayif perisan görünen bir ihtiyar, üzülmüstüm haline, kitaplara bakmaya basladim, bir kitap alip ihtiyara yardimci olmakti amacim. Bir kitap dikkatimi cekti, Satranc öyküsü adini tasiyan bu kitabi aldim yasli adamdan. Kitabi okumaya basladiktan sonra; O cocuk halimle nazi almanyasinin Avusturya´da sorgulama tekniklerini, sonra tutuklu bir adamin sorguyu beklerken rastgele bir kitabin eline gecmesini ve o kitabin hayatindaki etkilerini! Kitabi okuyup cok etkilenmistim. Ayni yazarin baska kitaplarini bulup okudum. Sonra Anne Frank´in hatira defterini, derken farkinda olmadan bir kitap kurdu olup cikmistim, kendi yazarlarimiz dahil, dünya edebiyatindan bir cok kitabi okudum."
Okumak insani degistirir, herseyi sorgulamaya baslarsin degisik hayatlar, varlik, yokluk, sebebler, psikoloji, sistem vs. Bu degisim insani genelde mutlu eder mi? Tartisilir! An olur, ögrendiklerini tasimak seni yorar, görmesem dersin insanligin hallerini, insanlik disi olaylari farkeder, ölmeden ölmesem dersin! Bilgiyi tasimak insani gercekten yorar mi?
Ünlü Fransız düşünürü Voltaire, “İyi Kalpli Bir Brahman” adlı öyküsünde, kahramanın;“… komşu kadın kadar cahil olsaydım mutlu olacaktım; fakat ben böyle bir mutluluğu istemezdim”, demesi üzerine mutluluğu tartışır:
Voltaire’in saptaması söyle:
‘Akıl’, hele bir de aşırı bilgiyle de yüklüyse rahat durmaz; ordan oraya seğirtir; onu kurcalar, bunu irdeler, şunu tahlil eder… Ve derken uyku haram olur insana…
Yalnız bizim toplumumuzda değil, dünyada da, felsefeyle, matematik gibi soyut bilimlerle uğraşanlara ‘deli’ gözüyle bakılması bundandır… Çünkü filozof dediğin yok yere başına dert açan insandır!
Ne denir böylelerine; tabii ki, ‘deli’…
En kolay mutlu olan insan, bilgisiz insandır, evet; çünkü ‘irdeleme aşkı’ndan uzaktir o!
İlkel insan mutluydu; çünkü bilgisizdi. Ve bu haliyle, doğaya yakındı.
Doğa farkinda midir?
Evet!
Doğa farkindadir; Yıkar/yakar/yapar/olusturur… Fakat izah etmez.
Şu halde işin içine ‘izah çabası’ girdi mi mutsuzluk başlıyor!
Bir de tam bilgili insanlar…
Kimdir bunlar?
Peygamberler ve Deha´lar
Bunlar eşkal-i hariciye itibariyle sıradan insan olmakla beraber, kabul etmeli ki onun üstündedirler. Geçmişi ve geleceği aynı ‘sihirli ayna’da görebilme kudret ve yeteneğini haizdirler.
Bazı ‘aydın’ yahut ‘yazar’ dediğimiz kişiler onları taklit etmeye çalışır; fakat bu çaba yersizdir; çünkü onlar doğuştan öyledir!
Demek ki; 1-, cahil adam, 2-, bilge adam mutlu…
Bir de arada kalanlar var.
O zaman arada kalanin cani ciksin misali!
Hani "Yarım imam dinden, yarım doktor candan edermiş" derler ya, yarım bilgili insan da kendini mutlu yaşamaktan ediyor…
Demek ki insan duygu ve düşünce labirentlerinde gezinmeyi öğrendi, yandı!
Herseyi arastirmak, sonsuz bilgi mutsuz eder mi insani?