ÖN YARGILI OLMAMAK ile ilgili bir başka hikaye de şöyle:
Dr. Paul Ruskin, öğrencilerine yaşlanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken bir olay okuyor..
- Hasta ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor..
- Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor..
- Zaman, yer ya da kişi kavramı yok..
- Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söylendiğinde tepki veriyor..
- Son altı aydır onun yanındayım, ne görünüşü için bir çaba sarfediyor ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor..
- Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor..
- Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor..
- Gömleği salyalarından dolayı sürekli leke içinde..
- Yürümüyor..
- Uykusu sürekli düzensiz..
- Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkesi uyandırıyor..
-Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazen ortada bir sebep yokken sinirleniyor.
.
-Biri gelip onu yatıştırana kadar da feryat figan bağırıyor..
Bu olayı okuduktan sonra, Ruskin öğrencilerine böyle bir hastanın bakımını üstlenmek isteyip istemediklerini sorar..
Öğrenciler bunu yapmayacaklarını söylerler..
Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle yaptığını ve onların da yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler şaşırırlar..
Daha sonra Ruskin hastanın fotoğrafını dolaştırmaya başlar..
Fotoğraftaki hasta doktorun altı aylık kızıdır..
Denir ki; doğru kararlar, önyargılardan arınmış bir alanda [steril-hijyenik] bir insan etkinliğidir..
Etiketleme..
İş yaşamındaki ilişkilere bakıldığında, en çok kullanılan değer yargılarının başında, herkesin birbiri için kullandığı ?etiketler'in geldiği görülür..
Kişiler enine boyuna araştırmadan birbirlerine
çeşitli etiketler düzenlerler.
Değerlendirme yapmalan gerektiğinde otomatik olarak bu etiketler devreye girerler..
Etiketlerin doğruluğu üzerinde pek durulmaz ve araştırılmasından da kaçınılır..
İşin garip hatta tehlikeli yanı, bu etiketlendirme asılsız da olsa, aksi ispat edilse de kolay kolay değiştirmenin mümkün olmadığıdır..
İşte bu çarpık, mantıksız bakış açısına ön yargı deniliyor.. Özellikle eğitim düzeyi düşük olan toplumlarda önyargı zihniyeti oldukça hakimdir..
Kişi kendisiyle ilgili yanlış bir etiketlendirmeye asla tahammül edemezken başkaları için bu etiketlemeyi rahatlıkla yapabilmekte ve insanları etkisiz hale getirerek, kolayca harcayabilmektedir..
Ön yargıları beyinlerden silebilmenin, çoğu insan için kolay olmadığı doğrudur..
Çünkü hafızalara kodlanmış-kazınmış- kesinleşmiş kanıları bir anda silebilmek güçlü bir irade ve karşıt çalışmayı gerektirir..
Çatışmaların, huzursuzlukların, çözümsüzlüklerin arkasında yatan başlıca nedenlerden biri olan ön yargılar, toplumda adalet ve barışı engellemekte, yanlış değerlendirmelere ve kararlara sürüklemektedir..
Irk, milliyet ve din çatışmalarında Ön yargıların rolünün ne kadar büyük olduğu bilinmektedir..
Ön Yargı Tehlikesi
Ön yargıların, tehlikeli olduğu ve bir çok istenmeyen sonuçları doğurduğu söylenebilir..
Çünkü Ön yargılar zihni belli sınırlara çeker ve bu sınır dışından gelen her söze karşı tüm gücü ile karşı çıkar, [yukarıdaki hikaye de olduğu gibi] Bu tür davranışlar kişinin bilişsel ve kişisel gelişimine engel olur..
Ön yargıya yenik düşmemek için daha fazla bilgiye, daha çok sorgulamaya ve eğitime ihtiyaç var..
Çevremizi hep yargılarız..
Hayatımız olsaydımlarla doludur..
Ama insanlar yapılması gerekeni çoğu kez gerektiği gibi yapmaz
ön yargı ile karar verirler..
Özgür düşünmeyi engeller belli bir yargıyla düşünürler..
Dr.Paul Ruskin
Ön yargının kendi doğrularımız olduğu söylenebilir..
Ön yargılı kişinin, kullandığı olguların, kişinin kullanmadığı veya kabul etmediği diğer olgularla karşılaştırıldığında kişi tarafından kapsam ve içerik olarak verilen değerlerin doğru olmaması sonucu ortaya çıkmaktadır..
Önyargılarımıza dair, en güzel sözü söyleyen, ünlü Fizikçimiz Einstein'indır..
"İnsanlardaki önyargıyı parçalamak,benim ataomu parçalamamdan çok daha zordur!.."
Daha az, önyargısız hayatlar dileğimle..
-----
Herkes İnsanlıgı Degiştirmeyi Düşünür Ama,Kimse Önce Kendisi