Yaşıyor musun? Yaşıyor muyuz? Geleceğe yönelik mi yaşadıklarımız yoksa mazide mi sürdürüyoruz hayatı?
Dünyanın en zengin yeri neresi biliyor musunuz? En zengin yer “ mezarlık”! Çünkü orada milyarlarca düşler, hayaller, milyarlarca fikirler, vizyonlar yatıyor. Hiç yaşanmamış şeyler ile birlikte gömülmüşlükler yatıyor. Bu yüzden dünyanın en zengin yeri mezarlıktır!…
şimdi bir düşünün yaşamak için daha neyi bekliyoruz? Hayatımızda önemli iki gün vardır; biri doğduğumuz gün diğeri niye yaşadığımızı anladığımız gündür.
Hepimizin bir sürü hayali, güçlü olduğumuz şeyler, hırslarımız var ki, heba etmeyelim bunları, bırakın artık sadece zayıf yönlere bakmayı. Bırakın “asla olmaz” demeyi başkaları öyle düşündüğü için. Bırakın tüm olumsuzluklar yüzünden kendimizi dibe çekmeyi.
Bekletmeyin artık yaşamaya başlamayı ve mezarlıkları zaten olduğundan daha da zengin etmeyi. Başarmanın ilk adımı inanmaktır derler, siz de inanın kendinize, bırakın kim ne derse desin, zor desinler. Onlar zor dediğinde kendi bakış açılarına aldanmayın, neticede hepimiz farklıyız unutmayalım bunu...
bir düşünün bir insanın ortalama yaşam süresi 80 yıldır, şöyle bir örneklendirmek istediğimde aklıma rahmetli Kemal Sunal’ın bir repliğinden esinlenerek tuvalet kağıdını örnek alalım, malum bu aralar yine çok da değerli. Koparın bakalım 8 kağıt ve şöyle önünüze koyun.
Her bir kağıt parçasını 10 yılınız olarak düşünün ve yaşadığınız seneleri kopartın. Ne kaldı geriye? İki parmağınız ile tutabileceğiniz zamanınıza bakın şimdi…
çok birşey kalmadı di mi? Günlük hayatta o 3-4 kağıt parçası ile belki arınılmaz ama hayatımıza dahil ettiğimizde bir çok şeye ulaşmak mümkün.
Hadi başlayalım mı?
isabella
-----
memento mori - memento vivere..