Saflığın, yalansızlığın, doğallığın, iyi niyetin, günahsızlığın, paylaşımcılığın, kindarsızlığın simgesidir çocuk..... hayatı doya, doya yaşamanın, küçük şeylerden mutlu olmanın, koştuğu zaman düştüğünde yine kalkıp kaygısızca koşmaya devam edilmesi gerektiğinin örneğidir çocuk... Nedensiz, niçinsiz, hesapsız, kitapsız, yaşamanın, cevresindeki her şeyin tadını çıkarmanın, en derin acılarının bile öpülünce geçtiği muhteşem zamanın, Yalanın henüz bilinmediği, kinin, öfkenin, ırkın, rengin hiçbir anlam ifade edilmediği dönemin adıdır çocuk..... Her şeyi sorgulamaktan, aklındakilerini korkusuzca söylemenin, cesurca yeniden bir şeyleri denenmesi gerektiğinin en güzel örneğidir çocuk...
hayatın en kritik dönemlerden biridir, çünkü bütün insanların mutlu olabilmesinin temelidir çocukluk ama maalesef her çocuk güzellikler ile büyümüyor. Savaşlar, göçler, depremler, açlık, yokluk, yoksulluk, çaresizlik, hastalık, bazılarının dünyaya hâkim olma arzusu yüzünden milyonlarca çocuk içinde yaşadığı şartların güvensizliği ve imkânsızlığı yüzünden çocukluklarını yaşayamıyorlar. Çocukların çocuk olmadığı bir çağın insanının mutlu olma ihtimali var mıdır? Tabiki yoktur.
Çocukların özgür olmadığı, tacize uğradığı, azarlandığı, çöp kutusuna atıldığı, dilendirildiği bir dünyada insanların başına her türlü felaketin gelmesi olağan değil midir?
Çocuklara sağlam bir kişilik ve karakterli bir duruş aşılamak için çocukluklarını yaşamalarına imkân sağlamamız gerekmektedir, çünkü en büyük yatırım çocuklara yapılandır...
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesi ile birer yetişkin olarak bütün çocukları korumamız gerektiğini hatırlatmak istedim, çünkü Çocuk umuttur, barıştır, adalettir, özgürlüktür, geçmiştir, gelecektir...
isabella