Selam vede muhabbetle dostlar,
Hayli bir zaman oldu, buralardan uzaklardayım.
Mevsim ilkbahar ve yaz derken kasımda seçimleride geride bıraktık.
Esen ve gürleyen hatta mangalda kül bırakmayan güzel dostlar,
şimdilerde forum paylaşımları sanki esra erol tadında.
Siyaset paylaşımları aynı tayfa, kendi yazıyor ve kendi yorumluyor,
edebiyat ve ahlak zaten hak getire.
Dolaysıla forumda topiç açmak için bir hayli zaman uzak durdum.
Ancak bugün farklı.
Aranızda beni tanıyanlar bilir şahsımın Şair-i Azam Mehmet Âkif Ersoy'a
olan hayranlığımı.
Ve bugün 27.Aralık ve günlerden Şair-i Azam Mehmet Âkif Ersoy'un edebiyeye
intikalinin 79.uncu yıldönümü.
Elbette dünyaya gelen her canlı, bu gök kubbede yaşar ve ender insanlar
ancak bir hoş seda bırakır ve hâkka yürür.
İşte o enderlerden biride istiklal şairimiz Şair-i Azam Mehmet Âkif Ersoy'dur.
O ki, Şair-i Azam Mehmet Âkif Ersoy bizlere bırakmış olduğu,
Manifestodur İSTİKLAL sözleri ve bu güzide milletine armağan eden ve
İstiklâl Marşı'nı satmayan Adam dır.
Şu günlerde bir yandan Şair-i Azam Mehmet Âkif Ersoy ve öte yandan
Üstad Necip Fazıl Kısakürek'i anıyoruz.
“Asım’ın Nesli” ve “Büyük Doğu”..
Politika ve Poetika arasındaki derin ilişki ve ikş şairin kendi medeniyetimizi
yeniden ihya ve inşa etme sevdası, bugün Cumhurbaşkanımızın şahsında
yeni bir anlam kazanıyor.
Ben tekrar konuma ve günün ehemmiyetinden dolayı Şair-i Azam Mehmet Âkif Ersoy
için bir kaç kelam edeyim istiyorum.
O öyleki, hayatı düstura dair İslamiyet kılavuzu olan, hayatınıda EFENDİMİZ ahlakıyla yaşamış ve ne tesadüftürki oda EFENDİMİZ gibi 63. yaşında bugün 79.yıl evvel
ebediyete intikal etmiştir.
Kendisini ebediyete 79. sene-i devriyesinde rahmetle anıyor ve mekanının
cennet olması aynı zamanda mahşer günü kendisi ile karşılaşabilmek ve şefâtine nail olabilmek en büyük duamdır.
Başka bir platformda paylaştığım köşe yazılarımı bugün istisna olarak burada
kısmende olsa paylaşmak istedim.
Çünkü, benim için Şair-i Azam Mehmet Âkif Ersoy özel bir konudur.
Kendisi sadece bir şair değildi;
aynı zamanda duruş, fikir sahibi ve bir ahlâk anıtıydı.
Ulusumuzun birliği, bütünlüğü ve bağımsızlığı için en olumsuz dönemlerde
uğraş vermiş, gösterişten uzak, her şeyiyle kendisini bu vatana adamış.
Osmanlı'nın son çığlığı, İslamın son yurdu Türkiyedir diyen ve yüreği
Resulullah Efendimize herzaman hayran olan bir dava adamıydı.
Bunları burada uzun uzun anlatıp vaktinizi almak yerine, ilgilenlerinin araştırmasını önemsediğimi özellikle belirtmek isterim.
Ancak önemsediğim ve paylaşmak istediğim bir konuyu belirtmeden geçmiyeyim.
"Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak" diye bizi umutsuzluğumuzdan
uzaklaştıran ve sahip çıkmamız gereken değerleri en güzel ruh haliyeyi ile sesleniş
bir öğütle, güzel yurdumun şehit kahramanlarının kanlarıyla vatanlaştırdığı
güzel ülkem için arzuları ve hayali.
Büyük Türk Millettinin küllerinden yeniden doğuşuyla kurulan ve Cumhuriyetle
yönetimin benimsendiği devletimizin gururunu hep beraber yaşamaktayız.
Ve bağımsızlığımızı haykıran dizeler İSTİKLAL'imiz.
Bunların hepsini geçtim de,
İSTİKLAL dizelerinin 571 hece 1453 harf olması neye denk geldiğini hiç düşündünüzmü?
Sizce bı tevaafukmudur yoksa tesadüfmüdür?
Şair-i Azam Mehmet Âkif Ersoy'un bu dizeleri için ayrıca bir dipnot . . .
Bilinen fakat silikleştirmek için dillendirilmeyen bir husus için buraya özellikle
dikkatinizi çekmek istiyorum.
Şair-i Azam Mehmet Âkif Ersoy, okunan her ezanı muhamediyeyi ahlakından öte
saygısından dolayı hiç bir zaman oturarak değil her daim ayakta ve hazır bir
vaziyette dinlemiştir.
Kanımca farkındanısınız, onun içindirki Cenabı Allah, tırnaklarıyla adeta duvara
kazıyarak ona öyle bir şiir yazdırdıki, o şiir bugün hak edildiği gibi dünyada saygı ile
ayakta okunmak sureti ile dinlenilmektedir.
Bu konu için başka bir yazıda okumuş yada duymuşsunuzdur.
Şair-i Azam Mehmet Âkif Ersoy için Azerbaycan’ının Milli Şairi merhum Bahtiyar Vahapzade’nin ifadesi ile ne dediğini.
Kendi ağzından,
‘’men inanmirem Âkif bunları kendi yazdı, kulağına söylendi de öyle yazdı’’ diye
ifade ettiği İstiklal Marşımız.
Çanakkale Şehidlerine şiiri gerçekten bir ilahi ağız tarafından merhum Akif’imizin
diline, yüreğine üflenmiş gibi olağanüstü güzellikte akıcı, duygulu ve bilgilendiricidir.
Öyledir çünkü, Akif’imiz Çanakkale Mahşeri’ni sadece kaleme almamış tüm ruhu ile
an be an yaşamıştır.
Bütün bunlar biliniyor iken, buna rağmen kıymet bilmeyen bu vatanın ekmeği ile
yaşayan hainler, yıllar önce başında yarım metre bez var ve bu cumhuriyetimize zarar veriyor diyerek kadın milletvekiline yemin ettirmeyen zihniyetin, bugün o günden farksız iran saflarında yer alabilen zihniyetdir.
Ruhunu şeytana satmış, inadına dekolte inadına mini etek diyen sütü bozuk olup
maya tutmayan bu Tevfik Fikret'in torunları bu ruhu anlayamazlar!
Ne acıdır ki, aynı kitle bugün İstiklal Marşı'nı dinleyerek bayrağı selamlıyor ve
ne yaman çelişkidirki yine aynı kitle Şair-i Azam Mehmet Âkif Ersoy'a saldırıp
küfür edebiliyor.
Yüz yıl geçsede soysuz yine soysuz, değişmiyor.
"Sahipsiz kalan vatanın batması haktır.
Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır." diyen yine
Şair-i Azam Mehmet Âkif Ersoy'dur.
Bugünkü Cumhuriyetimizde
19 Mayısları, 30 Ağustosları ve
29 Ekimleri bayram yapan,
Bayramının adını hürriyet ve zafer koyan ve bu toprakları vatan kılan,
bayramları bayraklaştırarak dalgalandırmak,
Rusyanın ve İranın değil soysuzun evladı bu ülkenin yanında olmaktır esas olan.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal,
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal,
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal, diyerek bu milleti top yekün
ötekileştirmeden kucaklayarak,
"Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal"
Evet dostlar, özetle İstiklâl Marşı bizim manevi tarihimizdir.
Emperyalizme karşı kimliğimizi haykıran ve aynı coğrafyayı paylaştığımız
vatan bildiğimiz topraklarda milletimizin ortak mutabakat metnidir.
Şair-i Azam Mehmet Âkif Ersoy'u ve İstiklâl dizelerini anlamak, bu vatanı
ve bu milleti anlamaktır.
Bu değerlerimiz anlaşılmadan ne geçmişimizi anlayabilir ne de
geleceğimizi inşa edebiliriz.
Şair-i Azam Mehmet Âkif Ersoy ruhunu anlayabiliyor ve içinde yaşılabiliyorsan
bir başka güzelliktir yaşadığın.
Böyle bir ecdadımı Allah-u Teala ruhunu şad, mekanını cennet sevenleri ile
karşılaşmayı nasip etsin.
Buradaki konu paylaşımım siyasi değildir ve dolaysıyla tartışmak gibi bir niyette de değilim.
Zira; burada vr böyle hassas bir konuda, kendi içimde yüreğimde
ben bile hükümsüzüm . . .
Selam vede muhabbetle
Efe Kaptan
-----
BEYİNDE; zihin FUKÂRÂ olunca, ZİKİRDE; akıl UKÂLÂ olurmuş.