Bir Operasyonun Hikayesi ! - ORHAN ŞEN
Adının gizli tutulmasını isteyen ve bu konuda bize yemin ettiren bir üst düzey görevliden aldığımız bilgilere göre geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen Şah-Fırat-Mat operasyonu şöyle gelişti. Yanına Özel Paşa ve İsmet Yılmazı da alarak Başkomutan Erdoğanın sarayında huzura çıkan Davutoğlu;
-Sayın Başkomutanım, bu İŞİDin yaptıkları da çok oluyor artık, nasihat nasihat tutmuyorlar bir saat. Ne yaptıkları nede ne yapacakları belli değil. Süleyman Şah türbesi sorununu artık çözmemiz lazım .Hem önümüzde seçimler var. Milliyetçi oyları alabilmemiz için bize bir atraksiyon lazım. Lütfen başkomutan olarak müsaade edin, operasyon yapıp bu türbe sorununu çözelim dedi.
Başkomutan birkaç dakika düşündü. İnanın bu birkaç dakikada odanın içinde sinek uçsa kanatlarının sesi duyulabilirdi. Davutoğlu ,Özer Paşa ve Yılmaz heyecan içinde başkomutanın ağzından dökülecek sözleri bekliyorlardı.
Sonunda Başkomutan vakur bir eda ile eliyle ot biçer gibi yaparak ‘gereğini yapın deyince ‘oleyyy diye haykıran Davutoğlu ve Özel sevinçten birbirlerine sarıldılar. Gözyaşlarını tutamayan İsmet Yılmaz ise ağlıyordu.
Başkomutandan operasyon iznini kopartan Davutoğlu, Özel ve Yılmaz sevinç ve heyecan içerisinde saraydan çıkarak Genel Kurmay binasına geçtiler.
Üzerinde büyük bir harita olan masanın başında Davutoğlu Özel Paşaya;
-Paşam bütün hazırlıklar tamam mı diye sordu.
Özel Paşa takkk diye topuk selamı çaktıktan sonra var gücüyle haykırarak;
-Evet başbakanım,vur de vuralım,öl de ölelim ,gir de girelim deyince bir an için boş bulunup sıçrayan Davutoğlu baş parmağıyla damağını kaldırarak;
-Paşa,paşa. Bu kadar bağırmanıza gerek yoktu, sağır değiliz herhalde dedi ve;
- Hani benim kamuflaj elbisem, hani benim kurşun geçirmez yeleğim, hani benim çelik miğferim, hani benim G-3 piyade tüfeğim diye sorunca İsmet Yılmaz söze girip;
-Sayın başbakanım, biraz abartmıyormusunuz acaba? Operasyon bize oldukça uzak bir yerde yapılacak dedi.
Biraz şaşıran, birazda bozulan Davutoğlu renk vermemeye çalışarak;
-Özel Paşa son durum nedir diye sordu. Necdet Özel paşa;
-Sayın Başbakanım;46 tank,500 asker ve 50 bordo bereli düğmeye basmanızı bekliyorlar dedi.
Davutoğlu;
-ABD,PYD ve İŞİD e haber verdiniz mi bir maraza çıkartmasınlar dedi.
İsmet Yılmaz;
-Hepsinin haberi ve onayı var sayın Başbakanım diye cevap verdi.
Davutoğlu o halde bizde düğmeye basalım. Bütün dünya bizim nasıl Osmanlı torunu olduğumuzu görsün diyerek Ya Allah,Bismillah dedikten sonra basmak için düğme bulamayınca masanın alt tarafında ki çaycı çağırma düğmesine bastı.
Artık operasyon başlamıştı. Erdoğan, Davutoğlu, Özel ve Yılmaz Türk tarihine ileride Şah-Fırat-Mat ya da türbe operasyonu olarak geçecek olan büyük(!) bir operasyona imza atıyorlardı.
Odada nefesler adeta kesilmişti. Kısık bir sesle mehter marşları çalıyor ve odadakiler marşları mırıldanıyorlardı. Davutoğlu ceketini çıkartmış, büyük bir heyecan içinde talimatlar yağdırıyordu.
-Necdet Paşa , sağ taraftaki kuvvetler biraz ortaya yaklaşsın, sol taraftakilerse biraz daha sola kaysın,aman göbeğe dikkat edelim,tanklar biraz hızlansınlar …..Özel Paşa da almış olduğu talimatları anında telsizle operasyon birliğine ulaştırıyordu.
Sonunda askerlerimiz Süleyman Şah Türbesine ulaştı ve oradaki mevcut askerlere;
-Hazırlanın yükte hafif pahada ağır neyiniz varsa yanınıza alın burayı boşaltıyoruz dediler. Süleyman Şahın sandukası ve orada bulunan bazı emanetler ile türbenin önündeki bayrak direği alındı ve mağlup (!)bir ordu gibi topraklarımız terk edildikten sonra tanklarımız Süleyman Şah türbesini topa tutarak yıktılar.
Operasyon başarıyla tamamlanmıştı. Operasyonu baştan sona izleyen Davutoğlu, Özel Paşa ve İsmet Yılmaz üçlüsü görevlerini yapmış olmanın vermiş olduğu mutluluk içerisinde çak yaparak birbirlerini kutladılar. Daha sonra telefona sarılarak Başkomutanı arayıp müjdeyi verdiler.
-Başkomutanım, müjdemi isterim,gözünüz aydın olsun.Şah-Fırat-Mat operasyonu büyük bir başarıyla tamamlanmış, tıpkı saraydan kız kaçırır gibi Süleyman Şahın sandukası kaçırılmış, bayrağımız indirilmemiş bilakis direği ile birlikte sökülerek geri getirilmiş, türbe İŞİD tarafından değil bizzat kendimiz tarafından imha edilmiş ayrıca sınırlarımız dışında kalan tek toprağımız da terk edilmiştir.Kısaca Süleyman Şah türbesi sorunu tereyağından kıl çeker gibi çözülmüştür efendim. Arz olunur.
Başkomutan
-Aferin dedi, Gazanız mübarek olsun, iyi iş çıkarttınız çocuklar. Hepiniz üstün hizmet ve cesaret madalyasını almayı hak ettiniz. Şahsım ve milletim adına sizi kutluyor ve gözlerinizden öpüyorum.
-Sağ olun efendim. Allah sizi başımızdan eksik etmedin efendim. Arz-ı hörmet ederim efendim. Bu arada acaba, Necdet Paşamıza bu büyük başarısından dolayı Gazi ünvanı versek mi efendim.
- Olabilir dedi başkomutan. Siz bu konuda bir kanun teklifi hazırlayarak meclise gönderirsiniz.
ORHAN ŞEN senorhan16@gmail.com
-----
{ Bir musibet, bin nasihatten iyidir }