Hayatimiz mizah! Sebebide kullandigimiz dilin esnek olmasi... Bir de kivrak zeka tabi!
Ankara'da Oran sitesini Ankaralilar bilir. Minibüslerin kalktigi yere kadin hizli adimlarla gelir, orada minibüsleri kaldiran kahyaya sorar; "Oran kalkti mi, Oran kalkti mi? Kahya, "Kalkmadi, birazdan kaldiracam."
Simdi gelde oradaki kahyayla orana git!
Sariyerden gecen minibüse kari koca biner. kadin ön siradaki bos yere adam arka siradaki bos yere oturur. Soför, arka koltuklara seslenir! Arkadan vermeyenler versin! Kadin ön siradan kocasina "Selami ben önden verdim, sen arkadan verme!
Neyse Allahtan otobüs, metro var.
Adam gazeteciye gidiyor
-Usta bir "Sabah", bir "Aksam" ver diyor.
Gazeteci de
-Kalmadi, istersen sana bir "Posta" vereyim diyor.
. Bu örnegi bildikten sonra ben nasıl gönül rahatlıgı ile gazete alabilirim ki?
Sonra lokantaya gidiyorsun, çorba içmissin, garson geliyor:
-Beyefendi, arkadan ne alırsınız?" diyor
Ben de mesela diyorum ki ,
-Sen önce önümdekini kaldır, Sonra döner verirsin. Arkadan kaymak isterim.
Bu garson ile kavga etmeden yemeğimi nasıl yiyebilirim ki?
Bi de internet cafe var; Müsteri girer iceriye yer yoktur bi süre bekledikten sonra cafe sahibine
-Bosalan varmı?
-Simdilik yok ama ilk kalkana sen oturcaksın
Simdi ben internet cafe sahibi ile kavga etmeden nasıl durabilirim ki?
Dört fakir adam çok yakın arkadaşlar. İçinden bir tanesi çok zengin olmuş. Bir davet verecek. Diğer üç fakir arkadaşı duymuş, gelmişler. “Bizi de davet et, bizde istifade edelim.” Zengin adam “Olmaz sizin üstünüz başınız çok kötü davetin tadını kaçırırsınız.”demiş. Fakir adamlar “ Eğer sorun elbiselerimizse onu elbiselerimizi değiştiririz.” deyip davetiyelerini almışlar. Davet günü zengin adam bakmış ki arkadaşları yine eski ve pis elbiselerle gelmiş. Hemen yanlarına yaklaşıp “Rezil ettiniz beni, hani elbiselerinizi değiştirecektiniz?” Fakir adamlardan biri sakince “ Biz elbiselerimizi değiştirdik.”demiş. “Ama biz fakir adamız, nerden yeni elbise alacağız. Benim elbisemi arkadaş giydi, arkadaşınkini ben giydim böylelikle değiştirdik.”
İki turist ormana ava giderken yanlarına Temel'i almışlar. Ormana girdiklerinde yolu kaybetmeyelim diye büyük bir ağaca çaput bağlamışlar. Avlanma sonrası otele dönmek istediklerinde, çaput bağladıkları ağacı bulamayıp paniğe kapılmışlar. İki turist korku içinde “Eyvah ormanda kaybolduk.” diye söylenirken, Temel ise gayet sakin “Hayır biz kaybolmadık. Biz buradayız. Çaput bağladığımız ağaç kayboldu.” demiş.
Pazarda kellik ilacı satan delikanlının başı kelmiş. Kadının biri yanaşıp “Senin başın kel saçın yok ki kellik ilacı satıyorsun.” demiş. Satıcı başını sallayıp “Yürü git bacım. Kardeşim de aşağıda ikizlere takke satıyor. Ama kimse sormuyor. Senin ikizlerin var mı diye”
Mizahı besleyen kaynaklar arasında, baskı altına alınan, yasaklanan, sınırlanan arzuların açığa çıkartılması vardır. Bastırılan enerjilerin “kahkaha olarak geri dönüşü”, haz ilkesinin yeniden ortaya çıkmasıdır.
Örnegin; Kemal sunal komedilerinde, espriler durum komedisinden cok söze dayalidir.
Espri, nükte, komedi ve şakaların bilinçdışıyla ilişkisine dikkat çekildiginde, Kültürün baskı altında tuttuğu yasak ve düşünceleri bilince çıkarmak için şaka, espri ve mizah yapıldığıni görürüz.
-----
"Birinin sizi sevmesi sizin elinizde degildir"