Selamlarımla dostlar,
Bu yıl, ki buda benim gözlemim . . .
insanımız o kadar yıpranmış ki, camiler ve meydanlarda
Ramazan havası esmiyor.
Bu hoş bir durum değil ancak yazın rehaveti de olabilir belki diyerek
burayı geçiyorum yetmedi kim ne duymak istiyorsa ona göre
cevap veren ve verdiği cevabı fıkıha göre değil günümüzün şarları a göre
cevaplandıran sözde hocaların adınıda, çünki ben burada çok
farklı bir konuya takıldım.
10 asırdır İslamın sancaktarlığını yapan bu millet,
sanki 2 yıl önce müslüman olmuş gibi, her yıl
Tvlerde orucu bozan ve bozmayan saçma sorular soruyor
ve konuşuluyor.
Saçma sorular sorulurken birinde şöyle soruldu.
" Hocam, ben beylikdüzünde oturuyorum fakat tuzlada çalışıyorum.
Seferi sayılırmıyım ?."
Gelde çıldırma !
Yahu arkadaş, kimse sana orucu dayatmıyor, bu inanç meselesi artı
bu soru ile tutmak istemediğin zaten aşikar, kendi şirkine ve günahına
sen mahşer için şahit arıyorsun.
Yok efendim, ben tutacaktımda lakin şu hoca seferisin dediği için tutmadım,
öylemi, hadi ya tüh tüh . . .
Eeee, ... de get işine be adam.
Susuyorsam edebimden, bilesin.
Televizyonların zaten reyting uğruna düşdüğü durum
ayrı bir komedi olmakla beraber bir kenara,
arkadaş bıkmadıkmı her yıl aynı soruları sorup aynı cevapları duymaktan.
Bu nedir ya...
Soranada çok görmiyeyim diyorum, verilen eğitimin sonuçu ortada.
Okuduğunu anlamayan ve 90 yıl dininden uzak yetiştirilen
bir neslin düştüğü acı son.
Hatta ve hatta 20 yıl önce yayınlanan bir yazıyı dahi anlayamayan
ve karakutusunu çözemeyen bir nesil.
Halâ kin, öfke ve nefretle yetişen, daha doğrusu yetiştirilen bizler.
Orucu, mideye göze tutturuyoruz, ruhumuzun oruçtan haberi yok sanki...
Sebep olanlar utansın!!!
Orucu bozan bozmayan şeyleri değil, bilebilsek
orucun hikmetini ve bence şahsa, aileye, millete insanlığa faydası anlatılmalı.
Ruhi yönü vurgulanmalı.
Fakat işlenen konular, saçma sorularla beraber yarın konuşulacak olan
konularda şimdiden belli.
Ramazan bayramnda trafik kazalarını, kurban bayramnda kacan danaları
ve elini kesen kasapları konuşan milletin maneviyatı ne hazindirki
ikinci planda, yazık !
Halbu ki Ramazan, hem şahsi, hem de toplum olarak,
Allah'ın ikram ettiği bir nimet ve fırsat.
Küçük dünyevi şeyleri ve özellikle kardeş kavgalarını geride bırakabilsek.
İnsan inancında ve davasınndan dolayı, sana ızdırap verenlere dayanıp,
sabretmeninde ibadet olduğunun iştirakine varabilse.
Değil mi Allah yolundasın, rehbere bak, arkaya değil !
Hayatda hangi dilden ve dinden olursan ol,
herşeye rağmen olabileceğin en güzel yer, bir duanın içinde yer alabilmektir,
saçma sorularda değil.
Dolaysıyle aşağıdaki paylaştığım dualarda buluşalım arzusuyla
selam olsun dostlara ve o duada kendini bulabilen dostlara !
Hayırlı Cumalar . . .
ve tekrar selamlarımla vede muhabbetlerimle,
güzel ülkemin güzel insanlarına.
Efe Kaptan
-----
BEYİNDE; zihin FUKÂRÂ olunca, ZİKİRDE; akıl UKÂLÂ olurmuş.