Icinde bulundugumuz zamanin; deyim yerinde ise, su gibi aktigi ve hizla gelisen ve akip giden bu durum karsisinda insanlarin zamansizliktan yakindiklari bir devirde yasiyoruz. Teknoloji almis basini gidiyor, tüketim alaninda henüz alinan esyalarin kullanilmadan yeni ürün ve esyalara yerini terk ettigi, gerekli olup olmadigi üzerinde düsünülmeden, reklam ve promosyonlarin etkisi altinda kalarak sürekli yeniliklerin pesinde kostugumuz bir devirde yasiyoruz. Her gün durmadan yenilikler, degisimler ve gelismeler yasaniyor. Hayatin en pratik canlisi konumunda bulunmasi gereken insan dahi cagin gelismelerine ayak uydurmakta zorlaniyor. Isin asil garip olan yönü ise insanin, kendi gelistirdigi ve buldugu esyaya maglup olmasidir. Iletisim ve haberlesme, Basin ve Yayin, görsel ve yazili nesriyat, telekomunikasyon, Internet vs tüm saydiklarimiz nerede ise insanin ihtiyaclarini ! karsilar duruma gelmis durumdadir. Öyleki Internet ortaminin saglamis oldugu imkanlar siparislerimizi ayagimizi yerinden oynatmadan evimize kadar getirtme imkanini sagliyor.Her gün yeni bir bulus, yeni bir haber, yeni bir olay, yeni bir hadise ile karsi karsiya kaliyoruz. Görsel medya alaninda televizyon kanallari yüzlerce olup, bu sayiya her gecen gün yenileri katilmaktadir. Sabahtan aksama kadar, elimizde verici, kanaldan kanala kosusturup duruyoruz. Bütün bu gelismeler yasanirken gözardi ettigimiz ve aklimiza getirmedigimiz en önemli unsuru unutuyoruz galiba! Insan.Bu gelismelerin olusumu kendiliginden olmadigi gibi, insan unsurunu ortadan kaldirdigimiz zamanda bunlarin varligini düsünmek dahi imkansizdir. Aklini, zekasini, maddi imkanlarini, bilgisini ve zamanini ustaca kullanan insan, kendisine faideli olabilecegini düsündügü esya ve aletleri icat ederken, yine kendi ürettigi bu esya ve aletlerin esaretine girdiginin farkinda da degildir. Dikkat ceken en önemli husus ise, insanligin faidesine olan bu esyalarin genelde Batililar tarafindan bulunuyor olmasidir. Neden?Bizim zamanimiz yok. Daha önemli islerimiz var! Zaten bu alanda önemli calismalar yapabilecek vasifli elemanimizin sayisi parmaklarla sayacak kadar. Diger kisim ise kendi alaninda ugras vermekte. Egitim seviyemiz düsük. Okuma aliskanligimiz yok gibi. Simdilerde biraz kipirdanmalar görünüyor gibi olsada bu, yüzdelik olarak hatiri sayilir seviyelerde degildir. Kalan diger kisim ise, malum halk dedigimiz isci sinifi.Ekmegin arslanin midesine kadar düstügü dönemimizde her gün didinip durmaktan, yorgun argin eve bedenimizi atmaktan kurtulamiyoruz. Aksamlari yipranmis bedenimizle zar zor yedigimiz yemek, televizyon kanali karsisinda uyuklamalar ve ertesi gün yine ayni minval üzere hayatin devami ve bir haftanin arkamizda kalmasi. Hafta sonlarimiz ise „zaten bir gün dinlenmem var“ diyerek gecistirdigimiz ve kendi kafamiza göre degerlendirdigimiz zamanimizin bize sunacagi kalite pek yüksek olmasa gerekir.
selam ve hürmetlerimle...
Olaylari birbirine karistirmadan, öncelik ve sonralik, ehem-mühim konusunda bizlerin ayirt edici unsurlari bilmemiz gerekir...
Zaman bir mefhumdur yani maddi degildir aslinda hakikati yoktur...bize göre var olmasi kavramsaldir zira insan olarak hayati devam ettirebilmemiz icin belirli kavram, unsur, isim vs ye ihtiyacimiz vardir...
bu her seyde böyledir, metrenin asli yoktur, bize göre 100 cm bir metredir yoksa 100 cm bir metre oldugu icin öyle degildir...toplum olarak egitimsizligimiz, ZAMAN kavramina veya kiymetini bilmemeye yüklenmemeli...