Niye bu sabırsızlık, bu hodbinlik niye bilmem ?
Sevdiğinden ayrılanın yası yok artık, hemen yenisini bulma telaşı var.
İki paralık sevmelerin adı da “aşk” oldu zaten.
Biten sevdaların yerini, bu ucuzluklar ne zaman aldı peki ?
Kimse Ferhat gibi dağları delmesin, eyvallah…
Mecnun olup çöllere de düşmesin ama aşkı da bu kadar ayağa düşürmesin…Üstelik o kadar bencil ve şımarık olduk ki, ben üzülünce herkes üzülsün, ben mutluysam herkes sevinsin.
Bir o kadar da küstahça . . .
Peki niye ?
Benim ki de laf işte.
Oysa;
Ucu yanık bir mailimiz olmayacak asla,
iki damla gözyaşı düşmeyecek o postanın içine,
Işıklar söndüğü anda bir masal anlatanın kalmadığı gibi,
Sevgilinin kokusunu sıktığı sarı saman kağıtlar olmayacak mesela . . .
Ev oturmaların ayda bir ikiye,
yakınlarınla görüşmelerin artık internete dönmedi mi ?
“Selam Ne haber” diye seslenmelerin, “ slm nbr” e dönüşmedi mi ?
O kadar yoğunsun ki, bir selamı bile doğru dürüst verecek “iki” harflik zamanın yok şimdi.
Haydi “yalan” de, sevdiklerinle en çok nerede görüşüyorsun,
pastane, çay bahçesi mi yoksa Face mi ?
Facebook bile değil bak sen şu işe, face yani!…
Eğer şu inişli-çıkışlı yazı boyunca bir kere bile sana
“evet ya” dedirtememişsem;
Ben kime neyi anlatıyorum ki, pes yani!..
Her seye ragmen yüzünüzden tebessüm, yuvanizda huzur,
bedeninizde saglik, yuvanizda mutluluk,
cebinizden para hic eksik olmasin,
her sey ama hersey gönlünüzce olmasini dilerken
güzel yurdumun güzel insanlarına afetsiz günlere diyerek,
güzel bir türkü ile,
başka yazıda buluşmak dileğimle, yüreğimle.
Efe Kaptan
-----
Beyinde zihin fukara olunca, zikirde akıl ukala olurmuş !