Fanatizm Bir Kişilik Bozukluğu mu?
Sporda fanatizm ve holiganlık boyutu daha çok psikopatik ve anti sosyal kişilik bozukluğu yaşayan bireylerde görülüyor. Bu kişiler sosyal hayatlarında da saldırgan, geçimsiz, toplum kurallarına direnen, her türlü öneri ve eleştiriye kapalı, sorumsuz, empatiden yoksun ve saygısız kişiliklerdir. Özellikle maçlarda olay çıkaran kişiler gizli ya da açık kişilik bozukluğu yaşayan bireylerdir. Alkol kullanımı da bu olumsuz davranışları tetikler.
Bazı taraftarlar tuttuğu takımı kendi benliğiyle bütünleştirerek, takımın yenilgisini kendi zayıflığı gibi görüyor. Bu kişiler takımın her maçında bulunup, oyuncuların özel hayatlarına dek her şeyi ezberleyerek kendini takımdan bir parça gibi görüyorlar. Bu aidiyetlik duygusu sonucu taraftarın galibiyet ve mağlubiyet durumlarında psikolojik durumunun ciddi anlamda etkiliyor.
“Bağırıp Rahatlıyorum’’ Düşüncesi Bahane!
Sahalarda bağırıp çağıran ve küfreden taraftarlar, maçlara giderek deşarj olduklarını ve bu psikolojik boşalımın sosyal hayatlarındaki stresi azalttığını iddia ediyor ancak bilişsel psikologlara göre; herhangi bir zaman ve mekanda taşkınlık gösteren bireylerin sosyal hayatında saldırgan tavırları azalmıyor. Aksine bu kişiler, agresif davranışları kalıplaştırarak bir yaşam biçimi haline getirebiliyor.
Fanatizmi Önlemek İçin Neler Yapılabilir?
* Bazı gruplara ve amigolara yapılan para, bilet gibi yardımlar sonucu taraftarlar desteğin hakkını vermek için abartılı hareketlerde bulunabilir. Öncelikle bu tür yardımların önüne geçilmesi gerekir.
* Maç sonrası antrenör ve oyuncuların açıklamalarında hassas davranması gerekir. Bu kişilerin ağzından çıkan bir cümleyle bile taraftarın holigan tavırlar sergileyebileceği unutulmamalıdır.
* Hakem kararlarına tepki olarak çeşitli el-kol hareketleri sergileyen ve sakatlanmadığı halde dakikalarca yerde yuvarlanan oyuncular cezalandırılmalıdır.
* Fanatizmi etkileyen en önemli faktörlerden biri olan alkolün, sahaya girişte kontrol edilmesi, trafikte uygulanan yaptırımların, stadyum girişinde de uygulanması gerekir. Böylece olası taşkınlıklar önlenmiş, kadınlar ve çocukların güvenliği sağlanmış olur.
( alıntı