Büyük biraderin bakışı sanmayalım ki sadece emekçilerin bugününün üzerindedir. O aynı zamanda günün yirmi dört saati bir projeksiyon gibi tarihi tarar; istediğini gölgede bırakıp istediğini aydınlatır. Karanlık ve kör nokta olarak bırakılanlar emekçilerin bugün yaptıklarını anlamlı kılacak, şimdileriyle geçmişleri, geçmişleri ile gelecekleri arasında anlamlı süreklilikler kurmalarına olanak sağlayacak kahramanca anlarıdır. Aydınlatılanlar ise yenildikleri veya dünyanın kötü gidişinden kendilerini sorumlu hissetmelerini kolaylaştıran hataları, tökezledikleri zamanlardır.Fırtınanın Çocukları adlı belgesel ‘68’e, Denizlere ve yaşadıkları çağa büyük biraderin karanlıkta bıraktığı bir yerden bakıyor. Denizler, dünya emek hareketinin, ezilenlerin sesinin en çok yükseldiği anlardan birinde ortaya çıktılar ve esen yel onları en öne sürükledi. Hem kahramandılar hem de içimizden birileri.Bu mütevazı çalışma dünya işçi sınıfı için de, emekçiler için de tarih yazımının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.40 yıl sonra gelen mektubu açtığımızda görüyoruz bunu bir kez daha…Ve 40 yıl sonra hâlâ Denizlerin yolunda, eski bir işçi marşı ve eski bir türkü olarak kendimizi ve bugünkü eylemimizi geleceğe bir mektup olarak gönderirken “köklerimizin geçmişe bağlı” olduğunu hatırlıyoruz sayelerinde
evrensel gazetesi..den
Bu işin içinde ülkücü hareket kurumsal olarak bulunmuş değil.
yapmayin sayin abim, dogru yazin
1 yil önce mit belgeleri acildi. tr derin devlet yapisini ülkücüler olusturmus
corum ve maraS OLAYLARINDA aktif rol almislar. bunlar mit raporlarinin icinde var..
tetikciligi, ezilen insanlara karsi yaptilar..tsk sefik
Das Kapital'i okumadım,Marksizm,Leninizm,Maoculuk,kominizm tam olarak nedir bilmem.
Yanlız bir insan olarak, genelde tüm insanların kendini gördüğü gibi,kendimi emekten,ezilmişten,halktan ve haktan yana olarak görürüm.
İnsanların eşit emekte eşit şartlarda yaşamasından yanayım,kimilerinin bütün metalara sahip olup az emekle tüm güce sahip olmasına karşıyım.
İnsanların ırk,dil,din,cinsiyet olarak ayrıştırılıp yada bunun üzerinden politikalar üretilip zorla aynılaştırlmasına karşıyım(çünkü bu aynılaştırmaya çalışmalar genelde ayrıştırılma yaratıyor)
Artık benim bu söylemlerimle sağcımıyım,solcumuyum,yada herkesi bir katogoriye sokmaya çalışanlar tarafından omurgasız olarak mı tanımlanırım bilmiyorum da,
Bende bu halkın bir bireyiyim
Aynı DENİZLER gibi, doğduğum ve doyduğum toprakları ve insanlarını seviyorum
Ve kimseyi öldürmemiş,tecavüz etmemiş sadece bildiği doğrular için savaşmış düşüncelerini söylemiş bu insanların işledikleri cana kasıtsız suçlar yüzünden idam edilmesini Türkiye'nin bir ayıbı olarak görüyorum.
Birde dikkatimi çeken şu var:
Bizim toplumda(başka toplumları bilmiyorum) nedense,her oluşum kendi dışındaki bütün oluşumları dış kaynaktan beslenen oluşumlar olarak görüyor.
Her grup kendince tamamen haklı, karşı taraf tamamen haksızdır.Ya yok mudur bunca yıldır birlikte yaşamış halkımızın ortak doğruları, hepmiz birden mi yanlışız?