Bugün Durmadan dalgalan şanlı bayrağım,Yurdumun en büyük bayramı bugün.Ufuklar gül açsın, gülsün toprağım,Yurdumun en büyük bayramı bugün.Ağaçlar bezensin, dallar süslensin.Bahçeler donansın, güller süslensin.Ata’nın açtığı yollar süslensin.Yurdumun en büyük bayramı bugün.Yurt için savaşmak bir şanlı düğün,Yaşamak duygusu her şeyden üstün,İstiklal sevdası ufkumuzda gün,Yurdumun en büyük bayramı bugün.Tarihe sığmayan şanlar Türk’ündür.Ölümden korkmayan canlar Türk’ündür.Bayrağa renk veren kanlar Türk’ündür,Yurdumun en büyük bayramı bugün.Ata’mız her zaman kalbimizde hız,Ülkümüz uğrunda ölmek ahtımız,Şölenler kurulsun, içilsin kımız.Yurdumun en büyük bayramı bugün.Kanım toprağa katanımız var,Bayrağın altında yatanımız var,Destanlar kaynağı vatanımız var,Yurdumun en büyük bayramı bugün.
Uluğ TURANLIOĞLU
CumhuriyetAl yıldızlı al bayraklar, Her yanda dalgalanıyor. Süslendi evler, sokaklar Renk renk ışıklar yanıyor. Yirmi üç yıl önce bugün. Cumhuriyet kurdu millet, Bize büyük Atatürk’ün, Armağanı Cumhuriyet. En birinci vazifemiz, Onun yolunda yürümek. Canımız gibi koruruz, Cumhuriyet Türklük demek. Sevinçle, sağlıkla geçsin. Sabahımız, akşamımız. Kutlu olsun hepimize, Cumhuriyet Bayramımız.Vasfi Mahir KOCATÜRK
Cumhuriyet Bayramını Neden (Niçin) Kutluyoruz
Bir günün bayram sayılması, her şeyden önce yasa ile mümkün olabilmektedir. Çünkü, devlet daireleriyle özel ve resmi kuruluşların, kendilerinden beklenen işleri durdurmak suretiyle çalışmalarına bir süreliğine de olsa ara vermeleri düzensizliğe yol açacaktır.
Bayramlar, yasa koyucu tarafından tespit edilerek, kaç gün tatil yapılacağı ve bunun hangi devlet organının yada organlarının icra edeceği belirlenir.
29 Ekim 1923’te TBMM, 1921 Anayasasında yaptığı değişiklikle, hükümet şeklini cumhuriyete dönüştürmüş, aynı gece, 101 pare top atılmak suretiyle Cumhuriyet’in kutlanması Meclisçe kararlaştırılmıştır. Ertesi yıl Cumhuriyet’in ilanı günü, şenliklerle kutlanmış, fakat bunun bir kanunla tespiti daha sonra gerçekleştirilmiştir.
Konu ile ilgili olarak, Hariciye Vekâleti’nce düzenlenen ve hükümet tarafından TBMM’ne sevk edilen 2 Şubat 1925 tarihli kanun teklifinde, 29 Ekim’in milli bayram sayılması istenmiş ve gerekçesi şu şekilde açıklanmıştır: “medeni ülkelerden her biri kendisi için milli bayram olmak üzere tek bir gün kabul etmiştir. Her millet bu şekilde belirlediği günü, resmi özel gün sayarak yalnız o günü gerek ülke içinde, gerek dış temsilciliklerinde milli törenle icra eder... Yabancılara da kutlattırılması gereken, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve milletimizin resmi özel gününü öteki medeni ülkeler gibi bir gün olarak belirlemek lâzımdır. O gün ise Cumhuriyet’in ilânı günü olan 29 Ekim’den başkası olmamalıdır.”
Hükümetin teklifi, Meclis Anayasa Komisyonu’nda görüşülerek 18 Nisan 1925’te karara bağlanmış, 19 Nisan’da TBMM’nde kabul edilmiştir. 628 sayılı üç maddelik kanunun birinci maddesinde içeride ve dışarıda devlet adına yapılacak bayram töreninin 29 Ekim olduğu, ikinci maddesinde bu kanunun yürütülmesinden hükümetin sorumlu bulunduğu, üçüncü maddesinde de yayımı tarihinden yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. Böylece Cumhuriyetin ilânı, 29 Ekim 1925’ten itibaren, içeride ve dışarıda milli bayram olarak kutlanmaya başlanmıştır.
Cumhuriyet Bayramı’nı neden kutlarız…
Toplumun dinamiğini harekete geçiren olgular arasında milli günler ve bayramlar başlıca yeri işgal ederler. Cumhuriyet Bayramı da Türk milleti için son derece önemli, toplumsal dayanışmanın en üst seviyeye çıktığı milli bir bayramdır.
Toplumsal hayata bayram ve törenlerin büyük tesiri vardır. Milletler ve bilhassa bizim gibi üst üste inkılâp geçirmiş olan toplumlar, elde ettikleri milli gurur günlerini sürekli hatırlamakla, atalarının geçmişte çektikleri sıkıntıları unutmamakta ve elde ettikleri başarının ne anlama geldiğini iyi idrak ederek, gelecek nesillerine en büyük iyiliği yapmış olmaktadırlar.
İşte, Cumhuriyet Bayramı da Türk milletinin Atatürk’ün önderliğinde gelecek nesillerine miras olarak bıraktığı, ülkemizde cumhuriyetin ilan edilişinin yıldönümü olarak kutlanan milli bir bayramdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının ve çağdaşlığının sembolü olan Cumhuriyet Bayramı’nı sevinç içerisinde kutlamak elbetteki Kurtuluş Savaşı’nı binlerce şehit vererek kazanan Türk milletinin en büyük hakkıdır.
Her yıl 29 Ekim’de kutlanan Cumhuriyet Bayramı, gençliğe tarih bilinç ve şuuru kazandırmakta, atalarına olan saygı ve sevgisini üst seviyelere çıkarmaktadır. Kalplerdeki vatan ve millet sevgisini artırarak milli bir gurur yaşatmaktadır. Cumhuriyet Bayramı’nda okunan kahramanlık şiirleri ile güçlü ve özgür bir Türk toplumunun varlığı ilan edilmekte, Atatürk, vatan ve bayrak sevgisi genç kuşaklara en güzel şekilde aktarılmaktadır.
Cumhuriyetin Anlamı Önemi ve Milletimize Kazandırdıkları
Cumhuriyetin Anlamı, Önemi ve Milletimize (Ülkemize) Kazandırdıkları
Cumhuriyetin Anlamı ve Önemi
Cumhuriyet, egemenliğin kaynağının millete ait olduğunu kabul eden bir devlet şekli olup; dolayısıyla devletin temel organlarının seçimle iş başına geldiği bir yönetim biçimidir. Bu rejimde Devlet Başkanı olan Cumhurbaşkanı da milletçe veya milletin temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilir. Cumhuriyet yönetimi bu niteliği ile şüphesiz ki demokrasinin en gelişmiş şekli, demokrasi prensibinin en iyi uygulanmasını temin eden bir siyasi rejimdir.Cumhuriyet yönetiminin birinci özelliği, seçim esasına dayanan bir idare olmasıdır. Bu seçim de gerek seçme gerekse seçilme hakkı bakımından belli bir kişiye, belli bir zümreye, belli bir sınıfa ayrıcalık tanınmaz. Cumhuriyetle yönetilen bir devlette seçimle iş başına gelenlerin görev süresi belli bir dönemi kapsar. Bir görevin babadan oğula geçmesi gibi bir usul de cumhuriyet rejiminde bulunmaz. Cumhuriyet yönetiminde kaydı hayat şartı ile bir görev söz konusu olamaz.Cumhuriyet rejiminin ikinci bir özelliği, kişi, zümre ve sınıf yararını değil, kamu yararını ön planda tutan, kamu yararına dayanan bir yönetim şekli olmasıdır. Çünkü cumhuriyet rejimi, kuvvetini, dayanağını kişi, zümre ve sınıf hakimiyetinden değil, geniş halk kitlesinden, millet iradesinden almaktadır.
Cumhuriyetin Milletimize Kazandırdıkları
Cumhuriyet rejimi, memleketimize, milletimize sayılamayacak kadar çok şeyler kazandırmıştır. Bir kere cumhuriyet yönetimi, devlet hayatımıza, siyasi hayatımıza egemenliğin bir şahsa, bir zümreye, bir sınıfa değil, millete ait olduğu gerçeğini kazandırmıştır.
Cumhuriyet rejiminin, bütün vatandaşları kanun önünde eşit sayması, onlar arasında hiçbir ayrıcalık tanımaması, onların devlet yönetimine eşit olarak katılımını sağlaması, vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini devlet teminatı altına alışı, millî birlik ve beraberliğimiz açısından da birleştirici, pekiştirici olmuş, millî sınırlarımız içinde hiçbir ayrıcalık yapmaksızın bütün vatandaşlarımızın paylaştığı, yararlandığı, bu nedenle korumaya ve yaşatmaya kararlı olduğu bir idare haline gelmiştir.Cumhuriyet rejimi aynı zamanda, insan unsuruna verdiği değer, insan hak ve hürriyetlerine gösterdiği saygı nedeniyledir ki, çağdaşlaşmayı, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı en iyi şekilde gerçekleştiren bir ortam oluşturmuştur. Türkiye’nin çağ atlaması, milletimizin Atatürk’ün önderliğinde her türlü engeli aşarak uygar bir toplum haline gelişi, lâik ve demokratik cumhuriyet rejimi sayesinde mümkün olabilmiştir.İşte bize kazandırdığı bu değerler nedeniyle, lâik ve demokratik cumhuriyet rejimi, memleketimizin geleceği bakımından o derece önemlidir ki, Anayasamızda “Türkiye Cumhuriyeti’nin idare şeklinin Cumhuriyet olduğu” hükmünün değiştirilemeyeceği, değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği ayrı bir anayasa maddesiyle teminat altına alınmıştır.Gençlerimiz ve her gelecek kuşak bilmelidir ki, bu vatanda kurduğumuz Cumhuriyet yönetimi, Atatürk’ün önderliğinde çok büyük fedakârlıklarla kazanılan bir ölüm kalım savaşından sonra gerçekleştirilmiştir. Bu büyük başarının arkasında binlerce şehidin, binlerce gazinin harcı vardır. Bu bakımdan, kurulan bu büyük eserin her yönü ile gelişmesi, geliştirilmesi, doğabilecek her türlü tehlikeden titizlikle korunması, Cumhuriyet kuşaklarının Atatürk’e ve onun inkılâp arkadaşlarına borçlu olduğu kaçınılmaz bir görevdir. Cumhuriyet kuşakları, bu görevin bilinci içinde, kendilerine bırakılan emaneti daima koruyacaklar, Türkiye Cumhuriyeti’ni Büyük Önderin çizdiği yolda ebediyen yaşatacaklardır.
29 Ekim 1923 Cumhuriyetin İlanı