Yazın gelmesi ve okulların tatile girmesiyle birlikte
Avrupa’dan gelecek olan gurbetçileri karşılamaya hazırlanan Türkiye, bu
kez gerçeği tüm çıplaklığıyla dile getirmek için tek ses tek yürek
oldu. Vatandaşlardan gelen yoğun talebi değerlendiren Kültür ve Turizm
Bakanlığı, senelik izinlerini Türkiye’de geçirecek olan gurbetçi
vatandaşlarımıza yönelik hazırlanan bir bildiriyi bu sabah düzenlenen
bir basın toplantısıyla duyurdu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı müsteşarı Ferit Kurtel
tarafından basına duyurulan bildiride özellikle Almancı vatandaşlarımız
muhatap alınırken, Türkiye’nin yıllardır ayıp olmasın diye açıkça dile
getiremediği, içine attığı birçok mesele de samimiyetle dile getirildi.
İşte o bildiriden bazı satır başları:
“Değerli gurbetçi kardeşlerimiz, özellikle Almancılar,
Yıllardır yurt dışında, gurbet elde çalışarak ülkemize
hatırı sayılır miktarda döviz kazandırdınız, kazandırıyorsunuz.
Öncelikle bunun için bir kez daha teşekkür ederiz. Çok makbule geçti.
Ayrıca şimdi artık pek bir anlamı kalmamış da olsa, senelerce sizin
getirdiğiniz çikolatalar, walkman’ler, VHS videolar sayesinde birçok
vatandaşımız da Avrupa’nın nimetleriyle ilk kez tanışma şansını
yakaladı. Onun için de eksik olmayın gerçekten.
Bütün bunları söylüyoruz ki nankörlük ettiğimiz
düşünülmesin. Bize kazandırdıklarınızın farkındayız, hakkınızı teslim
etmiyor değiliz. Lakin şu var değerli Almancılar: Çok açık konuşmak
gerekirse yani, nasıl desek tam da bilemiyoruz ama biz Türkiye’de
yaşayan vatandaşlar olarak size epey bir süredir biraz gıcık oluyoruz.
Açıkçası sizi pek sevmiyoruz, seviyor görünenler de yarı hor görme, yarı
kıskançlık hissi içerisinde. Size tam anlatamıyoruz o hissi şu an... Bi
görmemişlik mi desek, bi şey var sizde tam adını da koyamıyoruz. Neyse,
durum bu yani. Şimdi yanlış anlamazsanız senelerdir içimize dert olan
birkaç husus var onları dile getireceğiz:
Bir kere burada biz dururken, sizin istediğiniz gibi
elinizi kolunuzu sallayarak seyahat edebiliyor olmanıza çok büyük gıcık
oluyoruz. Göz var izan var, elimiz yüzümüz sizden düzgün. İki çift laf
etmekse, muhabbetin kralı bizde. Hayır yani, sırf sizin yüzünüzden vize
alıp Avrupa'ya gidebilsek bile bize de bir acayip bakıyorlar. Artık
orada biz yokken napıyorsanız, Almancı olmadığımızı anlatmak için kırk
takla atıyoruz.
Bir de o saçın sakalın, o kıyafetin hali ne öyle değerli
Almancılar? Almanya’da kimse ikaz etmiyor mu sizi ‘Abi böyle olmaz,
komik görünüyor’ demiyor mu? Sonra 'Vay efendim Türküz diye Müslümanız
diye Alman bizi hor görüyor!’ Hadi Neonazisini falan geçtik ama yani
normal Alman da haklı bir yerde arkadaşlar. Durmadan beyaz body’le,
fener alayı gibi fosforlu spor ayakkabıyla dolanan adamı hor görmesin ne
yapsın? Ki yani Almanlar büyük ihtimalle dünyanın en çirkin giyinen
milleti, düşünün artık. Lütfen şu görünüşünüze bir çekidüzen verin yahu.
Bak kaç nesil oldu, artık bunu da biz söylemeyelim size...
Aslında mesele cahil olmanız falan olsa neyse. Zaten
bizim burada da o açıdan durum çok parlak değil. Yalnız sizde, artık
nispeten daha iyi para kazandığınız için midir, Avrupa görmüş olmaktan
mıdır nedir bir de lüzumsuz kibir gibi bir şey var o cehaletin üstüne.
Esas ona çok gıcık oluyoruz galiba. Hele o kendi aranızda Almanca
konuşurkenki ‘Batı Avrupa Medeniyeti benim omuzlarımda yükseliyor’
havanız yok mu, o iyice deli ediyor bakın. Bir de iki lafın arasına
lüzumsuzca sokuşturduğunuz Almanca sözcükler var tabi. O ‘ah zoo’ ne
gözünüzü seveyim? Kaç sene oldu, kaç sene dalga geçtik, hala
anlamadınız.
Aksanınıza falan bir şey demiyoruz bakın. Hatta onda bir
sevimlilik olduğu bile söylenebilir ama yani o aksanla şarkı söylemeye
kalkmak? Ne olduğu da belli değil, arabesk rap map karışık bir şeyler.
Bakın yıllar önce Cartel’i çıkardınız bağrınızdan. Biz de çok sevdik,
bayıla bayıla dinledik söyledik, eyvallah çok teşekkür ederiz. Ama ondan
sonra gelenlerin hali ne değerli Almancılar? Sizden görüp burada da MC
Hüseyinler, Yaralı Staylalar falan türedi, yok yere Youtube’da aleme
rezil olduk. Lütfen o işi de bırakın artık. Dikkat ettiyseniz İsmail YK
konusunu hiç açmıyoruz bile. Çok ağır konuşacağız çünkü bir başlarsak.
Son olarak birkaç husus daha var onları da belirtelim
hazır laf açılmışken: Birincisi o arabaların çoğunun kiralık olduğunu
biliyoruz. Böyle şeylere hiç gerek yok inanın. İkincisi, anladık orada
bira 1 euro bile değil. Napalım burada pahalı işte. Şimdilik aklımıza
gelenler bu kadar. Umarız bizi yanlış anlamadınız, yani gelmeyin
demiyoruz tabii yine gelin, ama bunları bilerek, biraz dikkat ederek
olursa yani. Teşekkür ederiz.
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı“
(P.S.: Bi de, yaz sonu dönüşte Rafet El Roman'ı da
yanınızda götürebilirseniz gerçekten çok makbule geçer. Biraz da sizde
dursun.)
-----
Allah herkesin kalbine göre versin.!