Çok şükür, yıllarca orada burada süründükten sonra adam gibi bir sitede oturma ayrıcalığına (!) ulaştık… derken, bir süre sonra hiç te düşündüğüm gibi olmadığını, şansımın çamaşıra denk geldiğini gördüm. Oldukça üzüldüm, “Ben böyle kaderin…” diye başlayıp sonu ayıp biten bir araba dolusu laf kalabalığından sonra tekrar taşınma lüksümün neredeyse hiç olmadığına karar verdim. Tek çıkar yolum “alışmak…” tı.
Millet olarak bizim ortak özelliğimiz olan “her şeye alışmak” sayesinde, ilk günlerin zorluğunu atlattım. Sonra, bana oldukça çekici, komik gelen diyaloglarla karşılaştıkça bu insanlara karşı sonsuz bir sevgi büyüdü içimde. Gizli saklı hiçbir yanı olmaz mı insanın ? Bunlarda yoktu işte. İçlerinde ne varsa, dışlarındaki de aynıydı. Arada bir kendi aralarında tartışmaları olmuyor değildi ama, genel olarak çocuk gibiydiler.
Bir örnek… Yedinci katta oturan bir hanım, ikinci kattaki hanıma sesleniyor.
“ Fatmaaaaa. Fatmaaa gııııızzzz!”
“ Bıyır?”
“ Ağşama ne yimek bişidiiin?”
“ Battisss.”
Yedinci katta oturan, gökyüzüne bakarak konuşuyor. İkinci kattakini görmesinin imkansız olduğunu biliyor. İkinci katta oturan ise, inatla yukarı bakıyor. Olur da, belki görürüm diye. Ama, her ikisi de birbirinin evine gidip,karşılıklı birer çay içip laflamayı düşünmüyorlar. Belki de böylesi daha eğlenceli oluyor.
“ Gıymalı mı bişidin etli mi ?
“ Et baalıdı. Gıyma godum.”
“ Eyi. Pilav da godun mu ? “
“ Hıııı.”
“ Duymaaayom.”
“ Hııı didim abaaaam.”
Zaman geçtikçe balkonlar arası, bloklar arası muhabbetler artıyor, birbirini görmemenin verdiği haz (!) la, önceleri cılız çıkan sesler artarak yerini ses kirliliğine bırakıyor. İnsanlar, bu gürültüde kendilerine ne söylendiğini duymasalar da, tahmin yürütmek yeterli oluyor. İki kat arasında şöyle bir muhabbet geçiyor,
“ Duydun mu gıı? Gocası Hatçeyi aldatııımış.”
“ Etme beee! Hankı gahpeeemiş o ?”
Bir başka balkon muhabbeti…
“ Sen bana gahpe didin ?”
“ Kim,ben mi? Tööööbe de, töööbe.”
“ Ası gahpe sensin. Bi gaşıh tuz istedik diye gahpe olduk. Gomşulaaaaaarrrr. Dutman beni. Nı nı nıııı… cam bu garının.”
Yukarıda yazdıklarım, bana bizim siyaset erbabını anımsatıyor. Birbirini Meclis dışında hiç görmeyip, havaya atıp tutan siyasetçilerimizi yani. “İttifaktan başka çözüm yok…” diyoruz, “Biz,büyük partiyiz. Tek başına iktidar hedefliyoruz…” diyorlar. “Vatan elden gidiyor…” diyoruz, tepeden tırnağa milliyetçi geçinip te, seçim dönemi ağzını açanlardan cılız sesler geliyor. Sonra seçimde umduklarını bulamayanlar, “Gahpe…” dedikleri halkla kavgaya tutuşuyorlar.
Ha bizim site, ha bizim siyasetçiler. Sıradan saydıkları halk kadar çözüm üretemeyen siyasetçilerden daha çekeceğimiz var anlaşılan.
alıntıdır...