Alin size sanat
)
18. yüzyılın dîvan şairi Sünbülzade Vehbî sağlam adammış okuduğuma göre.
İdamdan yırtıp doksan yıl yaşamış.
Bir gün padişah Abdülhamid, Vehbi'yi yanına çağırıp;
"Bana öyle bir şiir yaz ki ilk mısrayı okuyunca içimden seni öldürmek, ikinciyi okuyunca ödüllendirmek gelsin" demiş ve ortaya şöyle bir şiir çıkmış:
Azm-ü hamam edelim, sürtüştürem ben sana,
Kese ile sabunu, rahat etsin cism-ü can..
Lal-ı şarab içirem ve ıslatıp geçirem,
Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahşan..
Eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır?
Lale ile sümbülü kahkülüne nevcivan..
Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan..
Salınarak giderken arkandan ben sokam,
Ard eteğin beline, olmasın çamur aman..
Kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,
Sahtiyandan çizmeyi, olasın yola revan..
Öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarda hiç,
Düşmanın bağrına, hançerimi nagehan..
Eğer arzu edersen ben ağzına vereyim,
Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman..
Herkese vermektesin, birde bana versene
Avuç avuç altını, olsun kulun şaduman..
Sen her zaman gelesin, ben Vehbi'ye veresin,
Esselamun aleyküm ve aleykümüsselam...
Azm: Toplantı
Zer: Altın
Drahsan: Süslü
Nevcivan: Genç kişi
Dest: Ayak
Sahtiyan: Kuzu derisi
Nagihan: Aniden
Sadumnan: Mutlu, sevinçli