İslamiyet’ten önce kadının hiç değeri yoktu. Araplar, kız çocuklarını diri diri gömüyorlardı. Kâbe etrafında bile kadınlar çıplak dolaşırlardı. Müslümanlık gelince bu kötü âdetler son bulmuştur.
Bugün de dünyanın birçok yerinde kadınlar horlanmaktadır. Rusya’da da kadına zulmedildi. Zorla Kolhozlara sokuldu. Erkek gibi, en ağır işlerde, erkek şeflerin baskısı altında, insafsızca boğaz tokluğuna, hayvanlar gibi, en ağır işlerde zorla çalıştırıldı. Fakat zulüm payidar olmadı. Bilinen akıbete uğradı.
Hür dünya dedikleri Hıristiyan ülkelerde ve İslam ülkeleri denilen Arap ülkelerinde, (Hayat müşterektir) denilerek, kadınlar da, fabrikalarda, tarlalarda, ticarette, erkekler gibi çalışıyorlar. Çoğunun evlendiklerine pişman oldukları, mahkemelerin boşanma davaları ile dolu olduğu, günlük gazetelerde sık sık görülmektedir.
Bir kadın yazar da diyor ki:(Ne zaman bir fuara gitsem, bacaklarını açıp son model arabaların üstüne oturmuş mini etekli mankenleri görsem içim kalkıyor, midem bulanıyor. Ve şaşıyorum: İyi kötü birer kişilikleri olan bu kadınlar, orada öylece durup o arabaların birer aksesuarı gibi pazarlanmayı nasıl içlerine sindiriyorlar? Hem, kadın cinsini bu kadar aşağılatan o kadınlara karşı, hem de onları oraya oturtup müşteriyi kandırarak mal satmaya çalışanlara karşı öfke doluyor içim.)
Kadınlar, İslam dininin kendilerine verdiği kıymeti, rahatı, huzuru, hürriyeti ve boşanma hakkına malik olduklarını bilmiş olsalar, bütün dünya kadınları, hemen Müslüman olurlardı.
Müslümanlıkta kadın sultandır. Dinimiz kadına çok değer vermiş, erkeğe de çok mesuliyet yüklemiştir. İslamiyet’te kadın ev içinde ve dışında çalışmak, para kazanmak zorunda değildir. Evli ise erkeği, evli değilse babası, babası da yoksa, en yakın akrabası çalışıp onun her ihtiyacını karşılamaya mecburdur. Kendisine bakacak hiç kimsesi bulunmayan kadına, devletin yardım sandığı bakar.
İslamiyet’te geçim yükü erkek ve kadın arasında paylaştırılmamıştır. Bir erkek, hanımını tarlada, fabrikada veya herhangi bir yerde çalışmaya zorlayamaz. Eğer kadın isterse ve erkek de razı olursa, kadın kendine uygun bir işte çalışabilir. Fakat, kadının kazancı kendisinindir.
Müslüman kadının ev işi yapması bir ihsandır, çok sevaptır. Yapmazsa, günaha girmez. Zorla yaptırılamaz. Resulullah efendimizin zamanından bugüne kadar, Müslüman kadınlar bu ihsanı yapmıştır.
Her kadın, bir erkeğin ya kızıdır, ya kardeşidir yahut hanımı veya annesidir. Kadınlara kötü şeyler reva görülmemeli, onlara layık olduğu değer verilmelidir. (R. Nasıhin)
İslam’da insan olmaları bakımından, erkekle kadın arasında herhangi bir fark yoktur. Her ikisi de eşit derecede Yüce Allah’ın emir ve yasaklarına muhataptır. Bu konuda Cenab-ı Hak şöyle buyurur: “Şüphesiz Müslüman erkeklerle Müslüman kadınlar, mü’min erkeklerle mü’min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah’a derinden saygı duyan erkekler, Allah’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerlesadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzab, 33/35) Allah Teâlâ ayette tekrar tekrar kadın, erkek buyurarak hiçbir hususta bu iki cinsin birbirinden ayrıcalığı bulunmadığını belirtmiştir.
Kadın, ailenin temel taşı, hayatın bekasının temel unsurudur. Hayata gözlerimizi açtığımızda ilk tanıdığımız kişi melek simalı, masum bakışlı annemizdir. Kadın, toplumun medeniyet seviyesinin ölçüsüdür. Bunun için Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in Veda Hutbesinde “Allah’ın bir emaneti” olarak ifade ettiği kadınlara sevgi, şefkat, hoşgörü ve anlayışla davranılmalıdır. Kadınlar, asla şiddet, dayak ve işkence gibi insanlık dışı olaylarla birlikte anılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki; her kadın bir anne veya anne adayı, dolayısıyla Cennet de o annelerin ayakları altındadır.
Kadin, ilk ögretmendir;Kadin, evinin hizmetçisidir;Kadin kocasinin hayat arkadasidir;Kadin, ailenin hanim efendisidir;Fakat her seyden önce kadin. Resul-i Ekrem (sas)in :Cennet analarin ayaği altindadirmüjdesine layik görülen bir ana dir.
Ve kadin toplumun en önemli unsuru olan ailenin temel tasidir.
iste bunun için toplumlari dejenere etmek, onlar üzerinde maddi ve manevi baski kurabilmek,kendi çikarlari doğrultusunda kullanabilmek amaciyla kadin her asirda hedef alinmistir;
Toplumlari değistirmek isteyenler önce kadinin konumuna el atmislardir.
Kadinin değismesiyle onun yetistireceği nesiller de doğal olarak değisir.
Kadinin değisimiyle toplumun değerleri de değisir.
Bu gerçeği çok iyi bilen ülkeler, rekabette üstünlüklerini devamli elde tutmak için kadin ve gençlik unsurlarini rayindan çikarmak ve bozmak amaciyla gizli ve açik çalismalarini araliksiz sürdürmüslerdir.
AT Dönem Baskanliği yapan italyan Disisleri Bakani Gianni de Mecheles, 19 Aralik 1989 tarihinde beyanatinda aynen söyle diyor:Basta Cezayir olmak üzere Kuzey Afrika Müslüman gençleri hizla islami ahlaka, tesettüre, namaza yöneliyorlar. Bu Avrupa;nin güneyden islam tarafindan kusatilmasi demektir. Kuzey Afrikadaki islami uyanisi bozmak için Müslüman gençler eğlence merkezleri, gece klüpleri ve çesitli yerlere kanalize edilmeli, bati yasayisina özendirilmelidir. Ve bu proje için 13 milyar dolara ihtiyaç vardir.
Kiliseler Birliği;nin Frankfurt;ta yaptiği genel kurulda konusan bir misyoner de Müslüman aile yapisini bozmak için ne yapilmasi gerektiGini söyle anlatiyor:islam kadini kalbi, akli ve bedeni ile islam'a, kocasina ve çocuğuna dönük olduğu devirlerde Müslümanlar büyük devletler ve medeniyetler kurarak dünyaya hakim olmuslardir. Müslüman kadinlari, dünyaya ve nefislerine dönük olduklarinda, Müslüman ülkeler Hiristiyan Batinin kölesi, sömürgesi olmuslardir. Bati için en büyük tehlike Müslüman kadinin geçmiste olduGu gibi islama dönüsü ve bütün arzularinin üstünde Allah rizasini ön plana tutmasidir. Müslümanlari imha ve dejenerasyonun yolu, kadindan geçer. Elbette islam ülkelerinin kalkinmasinda en önemli rol Müslüman kadinlarinin üzerindedir.
Aslinda bizim aile yapimizi ve gençliGimizi bozmak isteyenlerin ve misyoner çalismalarinin asil amaci Müslümanlari Hiristiyan yapmak değil. Onlarin istediği, Müslüman kimliğinin aynen kalmasi, ancak yasantimizin hiristiyanca olmasidir. Zira dejenere olmus toplumlari elde, avuçta tutmak, arzu edilen tarafa sevk ve idare etmek, onlari iliklerini emercesine sömürmek çok daha kolaydir. Bunun gayet iyi biliyorlar, yeni bir kimlik verme yerine, eski kimliğinin sadece adini kullanip, özelliklerinden uzaklastirmayi tercih ediyorlar.
ıtıraf edım evet bencede bole bır kadın bulmak gunumuzde zor ancak umıtsızde olmamak lazım genedesaka bır tarafa da ıslamıyet ın kadına verdıgı deger bunlar ve kadının nasıl olması nasıl yasaması gerektıgını bılmek onemlı olan...