85 aktive Mitglieder
               
 
Beitrag gepostet am 19.12.14, 01:58 Nr.: 1 Antworten
 
avrupaliya göre Türk olmak...

Tarih, Avrupalıların yok etme örnekleriyle doludur. William Barry, yok etmeyi, Türklere uygulamak isteyen Batılılardan biridir. 1920’de yazdığı Constantinople adlı kitabında açıkça dile getirdiği düşünceleri, yalnızca kişisel duygular değil, Avrupa’da yaygın olan bir anlayış ve yerleşik bir politikadır. Barry, sözkonusu kitapta şunları yazar: 

“Türkleri sistemimize katmak ve asimile etmek için yapılan girişimlerin tümü başarısız olmuştur ve ilerde de başarısız olacaktır. Onlar Orta Asya platolarından yola çıkmış ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun sonunu hazırlamışlardır. Er ya da geç geldikleri yere dönmelerini sağlamak, uygarlığın üzerimize yüklediği bir zorunluluktur. Ben, Hıristiyan halklarının birgün birleşip Anadolu’yu bin yıl öncesi gibi, süt ve bal taşan şehirlerle dolu hale getirmesini istiyorum.”


Harvard Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Profesörlerinden Albert B.Hart, öğretim üyeleri arasında topladığı 107 imzalı bir metni, senatörlere ve hükümet yetkililerine göndermişti. Bu metinde şunlar yazılıdır: “Türklerin Avrupa ve uygar uluslar çerçevesinde yeri yoktur. Kemalist rejim mutlaka çökecek ve milliyetçi Türk Hükümeti’nin amaçları asla gerçekleşmeyecektir.”

Alman Dışişleri Bakanlığı’nın finanse ettiği Alman Doğu Enstitüsü’nün Müdürü Udo Steinbach, 15 Eylül 1998 günü Lingen Akademisi’nde verdiği konferansta şunları söyledi: “Sorun, Atatürk’ün bir paşa fermanıyla yarattığı yapay ürün Türk Devleti ve Türk ulusudur. Sorun, Kemalizm ve Kemalizmin ulusçuluk ve laiklik ilkeleridir. Sorun, uyduruk, zorlama ve yapay Türk ulusudur. Böyle bir ulus yoktur. Olmadığını Türkiye’de yaşayan Türk–Kürt, Müslüman–laik, Alevi–devlet çatışmalarında görmekteyiz. Bu uyduruk ulusu Atatürk nasıl kurdu? Önce Ermenileri yok ettiler, sonra da Rumları. Kürtleri bugüne dek neden yok etmediler bilinmez.”


Herkese inanılmaz gelebilir ama Hitler’in işlediği suçların sorumluluğunu, Türklerin üzerine yıkmaya çalışıyorlar; “insanları yok etmeyi” ve “gaz odalarını” Hitler’in, Türklerden öğrendiğini söylüyorlar. “Alman Parlamentosu Bilimsel Çalışma Servisi” adlı örgütün, 3 Nisan 2000 tarihli raporunda şunlar yazıyor: “1915 yılındaki soykırımda, Alman Nasyonal Sosyalistlerinin 25 yıl sonra gerçekleştirdikleri toplu yok etme metotları önceden uygulandı; ‘çalıştırarak yok etme’, kurbanların hayvan vagonlarında taşınması ve insafsız tıbbi deneyler yapıldı. Ermeni askerlere ve sivillere tifo virüsü aşılandı, Trabzon’da Ermeni çocuklar hamam süsü verilmiş odalarda zehirli gaz ile öldürüldü. Görünen o ki, Adolf Hitler, Türklerin soykırımı hakkında çok iyi bilgi sahibi olmakla kalmamış, bunu bir örnek olarak da almış.”

19.yüzyılda C.G.Bello, Türkiye Üzerine Notlar ve Düşünceler, adlı kitabında Türkler hakkında yazılmış olumsuz görüşleri biraraya getirir ve Avrupa’da yaygın olan ne kadar sapkınlık varsa bunları Türkler’e yakıştırır: “Türkler, tüm varlıklarıyla kendilerini en aşağılık zevklere adamışlardır. Fuhuş, oğlancılık, ahlaksızlık ve ensest ilişkiler batağında yuvarlanarak, kendilerini sadist bozukluklara vermişlerdir.” Ona göre, “Türk çocuğunun zeka yapısı ırksal özelliğinden dolayı geridir; Avrupalı çocuktaki ilerleme ve uygarlık yaratma yetisi onda yoktur. Bu nedenle Türklerde, başkasının hakkına saygı, kişisel sorumluluk duygusu, dostuna içini dökme, aile yuvası sıcaklığı ve fedakârlık duygusu gibi kavramlar bulunmaz.” 


V.Marac adlı Fransız yazar Türk Sorunu adlı kitabında, İtalyan Bello’nun ırkçı savlarını geliştirir ve son derece ilkel yeni görüşler ileri sürer. Ona göre Türkler, “Anadolu’ya geldiklerinde yanlarında hiç kadın yoktu”. Anadolu’nungüzel kadınlarıyla evlendiler ve “çirkin ırklarını güzelleştirdiler.” 


Batı kültürünün içine sinmiş olan Türk karşıtlığı, 21.yüzyıla girildiği günümüzde de etkisinden pek bir şey yitirmeden sürmektedir. Kişisel davranışlarda, biçimsel kibarlıkların arkasında ustaca gizlenmiş son derece kaba duygular vardır ve bu kabalık, üstelik okullarda okutulan ders kitaplarına yansıtılmıştır.

1987 yılında Almanya’da yayımlanan sözlükte Türkler şöyle tanımlanır: “Türkler: Dinsiz, hoşgörüsüz, kaba, vicdansız, acımasız, ahlak kurallarına saygısız, en korkunç günahları işlemeye yatkın, lanetlenmiş korkunç barbarlar, sinsi, korkak, kibirli, aşağılık, güvenilmez, tanrı tanımaz, iğrenç kokulu, kötü, soyu sopu belirsiz bir halktır...”


-----
"Birinin sizi sevmesi sizin elinizde degildir"
0
 
Beitrag gepostet am 19.12.14, 02:16 @herhangibiri Nr.: 2 Antworten
 
avrupaliya göre Türk olmak...

Batılılaşma olarak tanımlanan ve çoğu kez tutkuya dönüşen Batı hayranlığı, ülkemizde ikiyüz yıldır yaşanan bir konudur. 
Batının gelişkinliğiyle ülkemizdeki geri kalmışlığı kıyaslayan insanlarımız, yalnızca gördükleriyle yetinerek “biz de öyle olsak”, “onlar gibi yaşasak” gibi düşüncelere kapılıyor. Üstelik bu anlayış, düşünce düzeyinden çıkıp devlet politikası durumuna getiriliyor. 
Avrupa Birliği’ne girerek “Avrupa’yla bütünleşmek” stratejik hedef oluyor. 
Oysa, Avrupalıların Türklere ve Türkiye’ye bakışı dün olduğu gibi bugünde hiç olumlu değildir. Olumluluk bir yana, çoğu kez aşağılama içeren dışlayıcı yargılara, kanıtsız suçlamalara dayanır. 
Avrupa’ya özenenler başta olmak üzere insanlarımız, büyük bir çoğunlukla bunları bilmiyor. Değer verip yücelttiği Avrupalı aydınlanmacıların, Türkler için neler söyleyip yazdığından haberi yok. 
Kişilikli tutum ve davranış için bunların bilinmesi gerekiyor. 

-----
"Birinin sizi sevmesi sizin elinizde degildir"
0
 
Beitrag gepostet am 19.12.14, 13:12 @herhangibiri Nr.: 3 Antworten
 
avrupaliya göre Türk olmak...

Avrupa kendisine ait değerleri yüceltip ve kendisi dışındaki değerleri yok sayarak, onlara karşı açık açık Helenistik bir kin ve haçlı zihniyetiyle saldırıp, medeniyetler çatışmasının tam merkezinde yer alırken! 
Avrupa Birliğini “medeniyetler çatışması karşısında çok önemli bir ittifak” ya da “Bir uygarlık ve kültürler birligi” olarak yapılan değerlendirmeler, ulusal akıldan uzaktır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin; AB‘ne tam üyelik için canhıraş bir mücadele içine sokulması tarih bilincimizin ne kadar çok körleştirildiğinin açık bir göstergesidir. 

Unutulmamalıdır ki, Türkiye Cumhuriyeti ve ulusun egemenliği savaş meydanlarında ona göz diken Avrupa’ya karşı gerçekleştirilmiştir.

-----
"Birinin sizi sevmesi sizin elinizde degildir"
0
 
 
Antworten
Der Inhalt darf max. 30000 Zeichen lang sein!
 
avrupaliya göre Türk olmak...