Dinimizde tevil vardır ve bazen zaruri olur. Mesela görülen, anlaşılan, meşhur olan manayı vermeyip başka mana verilmesi gereken âyetlere müteşabihat
denir. Yani bunların açık ve meşhur manalarını vermek, akla ve dine uygun olmazsa, meşhur olmayan mana vermek, yani tevil icap eder. Hicr suresi 88. âyet-i kerimesinde,
(Kanadını müminler için indir!) buyuruluyor.
Tefsir âlimleri bu âyetin
(Ey Habibim, müminlere merhamet et, şefkat göster, onlara karşı mütevazi ol!) gibi manalara geldiğini bildiriyorlar. Selefiler, bu âyet için (Peygamberimizin tek kanadı vardı

diyebilir mi? Böyle tabirler çeşitli dillerde de, Türkçemizde de vardır. Mesela, zengin bir kimse, bir öksüze acıyıp yardım etse,
(Şefkat kanatlarını indirdi) denir. Bunun hakiki kanatla alakası yoktur.
Feth
suresi 10. âyet-i kerimesinde
(Allah’ın eli onların eli üstündedir) buyuruluyor. Bu kelimelere bakıp, birçok elin üstünde başka bir el olduğu gibi akla ve dine aykırı bir mana verilemez. Tefsir âlimleri,
El kelimesine
Kudret manasını vermişlerdir.
Şir’adaki hadis-i şerif şöyledir:
(Ya Rabbi onu [İbni Abbası]
fakih kıl ve ona Kur'anın tevilini öğret!) [Buhari]
Bu hadis-i şerif de Kur'an-ı kerimin tevil edilmesi gerektiğini bildirmektedir. Tevil bir ilimdir, rastgele yapılması çok tehlikeli olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ümmetime en çok tehlikeli olacak kimse, Kur'an-ı kerimi yersiz tevil edendir.) [Taberani]
Kur'an-ı kerimde, tevil gereken Kinaye, Mecaz
ifade eden birçok âyet-i kerime vardır. Mesela
cima için
lems (dokunmak) kelimesi kullanılmıştır. (Nisa 43, Maide 6)
Bekara suresi 115. âyet-i kerimesinde
kıble için
Allah’ın yüzü tabiri kullanılmıştır. 187. âyetinde ise,
kadınlar, elbise olarak bildirilmiş,
(Onlar sizin, siz de onlar için libassınız) buyurulmuştur.
Hadis-i şeriflerde de kinaye, mecaz vardır. Mesela
(İhtiyar kadın Cennete girmez) hadis-i şerifini tevil gerekir.
(Cennete genç olarak girer) diye açıklamak gerekir.
(Cami Allah’ın evi) hadis-i şerifi de böyledir. (Hakim)
Evliyanın sözlerinde de tevil edilecek yerler bulunur. (Sizin taptığınız, benim ayağımın altında) sözü, Şeyh-i ekberin vefatından sonra anlaşılmıştır. Bu sözü söylediği yer kazılınca, altın bulunmuş. Demek ki oradakilere (Siz altına tapıyorsunuz) demiştir. Tapmak kelimesi de mecaz olarak kullanılmış, (Siz parayı çok seversiniz) demek istemiş olabilir.
Abdullah-ı Dehlevi hazretleri 61. mektubunda buyurdu ki:
(Mecnun, Leyla’ya olan aşırı sevgisinden dolayı yiyip içmedi. Her şeyden yüz çevirdi. Leyla adını dilinden düşürmedi. Sonra da Ben Leylayım demeye başladı. Her şeyi Leyla olarak gördü. Bu hâl, nefsini tasfiye edenlerde de görülür. Mesela Allah’ı çok anan Hallac-ı Mensur, kendisini tenzih mertebesi ile birleşmiş gördü. Enel Hak dedi. Evliya, böyle sözlerinden dolayı mazurdur, bu sözlerini tevil gerekir.)
İmam-ı Rabbani hazretleri, Enel Hak sözünü açıklarken buyuruyor ki:
(Bu söz, Ben yokum, Hak teâlâ vardır demektir.) [c.2. m.44]
Görüldüğü gibi, Kur'an-ı kerimde, hadis-i şeriflerde ve evliyanın sözlerinde tevil edilecek yerler bulunmaktadır. İslam âlimlerinin kitaplarında bulunan bir hadis, akla aykırı gelince, hemen uydurma dememelidir. Âlimlerin o hadisi nasıl açıkladığına bakmalıdır. Evliyanın söz ve yazıları da böyledir. Akla ve dine aykırı gibi görünse de evliya-i kirama dil uzatılmamalıdır.
-----
sên ' qönLümün yüKüsün ' omZumun DêqiL...AyPaRCaM