Yahya Baba namıyla maruf zatSultan II.Beyazıd zamanında Edirne’deki Beyazıd Külliyesi’nin aşçılarından biridir..
Arkadaşları,et,sebze,bakliyat vs.pişirir..Onun ihtisası ise pilâvdır..Mübarek,işe bir girişti mi,ibadet ettiğini sanırsınız..“Pirinçleri Salevat
getirerek ayıklar,yağını Tekbirlerle eritir,tuzunu Besmeleyle koyar,suyunu ise Fatihalarla döker kazana..”Sonra da gözlerini yumar ve
Enbiyayı, Evliyayı, aracı yapar,Allah’tan bereket diler.. Onun
pilâvı çok lezzetlidir,herkese yeter,hatta artar bile..Fakat o tek
pirinç tanesine bile kıyamaz..Artanı Tuna Nehrindeki balıklara atar..Hikmet-i Hüda, balıklar onun geleceği saati bilir ve köprü başında
toplanırlar.. Günlerden bir gün Kilercibaşı Rüstem Ağa bakar ki
pilâv artıyor,pirinci kısar..Ama Yahya Baba kilercibaşına bir kere
bile “verdiğin pirinç pilâv yapmak için az” demez!..Kilercibaşı her gün
pirinç miktarını biraz daha eksiltir ama Yahya Baba’nın pilâvı aksine
çoğalır..Gani bir şekilde herkes doyar.. Tuna’nın balıkları bile
artanlardan nasibini alır.. Rüstem Ağa ise bu duruma son derece şaşırmıştır.. Ardından
Yahya Baba’yı birkaç gün daha takibe alır ve durumdan iyice emin olunca
Padişaha çıkar..Olayı anlatır ve ardından kanaatini söyler; “Sultanım,bu Yahya Baba bir acayip âdem” der.. Cennetmekân
Sultan Beyazıd-ı Veli,Yahya Baba’yı merak eder ve Kilercibaşı ile bir
plân yaparlar.. O gün Yahya Baba’ya her zamankinden daha da az, pirinç
verilir..O da her zamanki gibi okur,üfler ve Halık-i Zülcelal’den
“Halil İbrahim Bereketi” diler..Pilâv her zamanki gibi çok lezzetli
olur,üstelik kazanlara sığmaz..Yemekler yenir, Yahya Baba artanları
yine yüklenir ve Tuna’nın yolunu tutar.. Nehrin yanına gelir,tam
kepçeyi daldırıp artan pilâvı balıklara atacakken bir anda Padişah
ortaya çıkar.. “Bre ne oluyor,burada” der.. Ardından sesini daha da yükselterek bağırır; “Ey adam,devlet malını israf mı edersin yoksa?..” Yahya
Baba’nın nutku tutulur..Konuşan dili konuşamaz olur..Ve esas keramet
işte o zaman tecelli eder..Balıklar kafalarını sudan çıkarırlar ve hep
bir ağızdan şöyle derler; “Ey Sultan,koskoca devletin artığını bize çok mu görüyorsun!..” Bunun üzerine,“Aman Ya Rabbi” der,Padişah!.. “Binlerce kere tövbe!.. Ben ne yaptım?..Senin Yahya kulunu niye böyle üzdüm?.. Sen ki,heran isyanda olan günahkâr kullarının bile rızkını gönderen Ulu Allah’sın.. Ben ise sıradan bir kulum..Bir garip Beyazıd’ım!.. Af eyle beni Ey Yüceler Yücesi..” Yahya
Baba bu durum karşısında öylesine şaşırmıştır ki,anlatılamaz..Mahcubiyetinden,secdeye kapanır ve gözyaşlarıyla Allah’ına sığınır.. Sultan Beyazıd-ı Veli onun yerden kalkmasını bekler,ancak nafile.. Yahya Baba,ruhunu teslim edip kavuşmuştur Âlemlerin Rabbine.. ----- sên ' qönLümün yüKüsün ' omZumun DêqiL...AyPaRCaM |