125 aktive Mitglieder
               
 
Beitrag gepostet am 07.11.10, 02:28 Nr.: 1 Antworten
 
Tesettür ALLAH (c.c)'in emridir...

Tesettürün niteligi:

Tesettür, arapça "setere" kökünden "tefe'ul" vezninde bir mastar olup, sözlükte; örtünmek, gizlenmek, bir seyin içinde veya arkasında saklanmak anlamlarina gelir.

Bir fikih terimi olarak tesettür , erkek veya kadinin ser'an örtülmesi gereken yerlerini örtmesi demektir.

Bir kimsenin örtmesi gereken ve baskasinin bakmasi haram olan yerlerine "avret yeri" denir.

Gerektiginde evlenmeleri caiz olan, karsi cinslerin biri digerinin yaninda olunca avret yerlerini örtmesi gerektiginde görüs birligi vardir.

Saglam görüse göre, bir kimse tek basina oldugu zaman da örtünmelidir.

Buna göre; bir kimsenin temiz elbisesi bulundugu halde, kimsenin olmadigi yalniz başına bir odada çiplak olarak kilacagi namaz sahih olmaz.

(Ibn Âbidin, Reddü'l-Muhtar, Misir
(t.y.),I, 375)


Yikanma, tuvalet ihtiyaci ve taharetlenme gibi ihtiyaçlar disinda, bir yerde de bulunulsa, mü'minin namaz içinde veya namaz disinda avret yerlerini örtmesi farzdir.


a)      Kur'an-i Kerim'den deliller:

Insanin örtünme ihtiyacinin ilk insan Adem ve Havva ile basladigi, çiplakligin çirkin bir sey olduğu ayette şöyle belirtilir:

"Ey Âdem oğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın.''

(el-A'râf, 7/27)


"
Ey Âdem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takvâ elbisesi... İşte o daha hayırlıdır.”

(el-A'râf, 7/26)

Hayvan yünlerinden giysi için yararlanmanın geregine söyle isaret edilir:

"Hayvanları da O yarattı. Onlarda sizin için ısıtıcı (şeyler) ve birçok faydalar vardır. Onlardan bir kısmını da yersiniz. "

(en-Nahl, 16/5)


Örtünmenin gayesi baskasinin bakislarindan korunmak ve irzi mesru olmayan cinsel isteklerden sakinmaktir. Insandaki edep ve haya duygusu örtünmeyi gerektirir.

Ancak mü'min erkek ve kadinlarin örtünmede asil gayesi Yüce Allah (c.c.)'in rizasini kazanmak olmalidir. Çünkü Allah (c.c.)ü Teala'nin emir ve yasaklarina uymak bir ibadettir.

Namaz ve oruç gibi ibadetleri emreden Allah (c.c.) (c.c), ibadet içinde ve disinda örtünmenin sekil ve sinirlarini da belirlemistir.

Cahiliye döneminde Arap toplumu Kabe'yi çiplak tavaf ederlerdi. Gündüz erkekler, gece kadinlar gelir ve tavaflarini anadan dogma yaparlardi.

Onlar; "içinde günah isledigimiz giysilerimizle tavaf yapamayiz" diye bir gerekçe de gösterirlerdi.

Buna binaen, Mekke döneminde namazda örtünmenin gerektigini bildiren ayet-i kerime nazil, indi:

"Ey Ademogullari! Her mescide geliste zinetinizi giyin."

(el-A'raf, 7/31.)


Ayet, tavaf ve namaz için mescide gelmeyi, kapsamina alir.

Buradaki "zinet" sözcügü "elbise, giysi" olarak tefsir edilmistir. Böylece namaz ve tavaf gibi ibadetlerde avret yerlerinin örtülmesi farîzasini Islam getirmis oldu.

(bk. Ebu Bekr el-Cassas, Ahkamu'l-Kur'an. tahk. M. es-Sadik Kamhavî Kahire (t.y.), IV, 205 vd.; Elmalili, a.g.e. 2. baski, istanbul 1960, III, 2151, 2152.)

Baska bir ayette; gizli yerlerini örtüp koruyan erkeklerle kadinlarin Yüce Allah (c.c.)'in affina ve büyük bir mükafata ulasacaklari belirtilir. (bk. el-Ahzab, 33/35.)
Örtünmede karsi cinsin bakislarindan korunmak söz konusu olunca, Islam bakanla ilgili olarak da bir sinirlama getirmistir.

Erkeklerin gözlerini sakinmasi, kadinlarin iffetini korumak içindir. Ayette söyle buyurulur:

"Mü'min erkeklere söyle(1). Gözlerini zinadan sakinsinlar ve irzlarini korusunlar. Bu, kendileri için daha temizdir."

(en-Nûr, 24/30.)


Örtünme konusunda ise:

"Mü'min kadinlara da söyle: Gözlerini haramdan sakinsinlar, irzlarini korusunlar. Zinet yerlerini(2) açmasinlar. Bunlardan kendiliginden görünen kismi müstesnadir. Bas örtülerini yakalarinin üstüne koysunlar.
Zinet yerlerini kendi kocalarindan, kocakarinin babalarindan, ogullarindan, kocalarinin ogullarindan, kendi erkek kardeslerinden, kendi kardeslerinin ogullarindan, kiz kardeslerinin ogullarindan, kendi kadinlarindan, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadinlarin gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan baskasina göstermesinler. Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarini da vurmasinlar.(3)

b)     
Ey mü'minler! Hepiniz Allah (c.c.)'a tevbe edin. Böylece korktugunuzdan emin, umdugunuza nail olursunuz."
( en-Nûr, 24/31.)


Ayetteki "humur (bas örtüleri)" sözcügünün tekili "himar" olup, sözlükte; kadinin kendisi ile basini örttügü sey, demektir.

Saîd b. Cübeyr (Ö. 95/713), bas örtüsünün kadinin boyun ve gögüs kisimlarini örtecek ve bunlardan hiçbir sey göstermeyecek nitelikte olmasi gerektigini söylemistir.

(bk. el-Kurtubî, a.g.e., XII, 153; Ibn Kesir, Muhtasar Tefsir, thk. M. Ali es-Sabünî, 7. baski, Beyrut 1402/1981, II, 600, Elmalili, a.g.e. Ist. (t.y.), VI, 15.)

(1) Dikkat buyurunuz, buradaki emir erkekler olup, Kur'an-i Kerim'de ayet tertibinde, Kadinlara verilen emirden önce gelir!

(2) Genel olarak alimlerimiz, Yüz, bilekler kadar eller ve topuklara kadar ayaklarin disinda, gösterilmesini haram kabul etmislerdir.

(3) Hassaten günümüzde giyilen ayakkabilarin seciminde son derece dikkat edilmelidir. Topuklu ayakkabilarin, ses yapmasi ve dikkat cekmesi erkeklerde de oldugu gibi, özellikle kadinlarda daha dikkat cekici bir tarzda dizayn ediliyor. ( bu bir ihtimal)
Bir digeri ise, eskiden ve halen günümüzde devam etmekte olan bir aliskanliktir ki, kadinlarin ayaklarina halhal takmalari, ancak ayaklarin sallanmasi veya yüyüslerdeki sert atilan adimlarla belli olur. Ayet-i kerime bu hususlara dikkat cekiyor. Allah (c.c.)'u A'lem

 

Kadinlarin ev disinda veya yabanci erkeklerin yanina çikarken normal ev içi giysilerinin üstüne bir dis elbise daha giymeleri gerekir.

Ayet meali:

"Ey Peygamber! Eslerine, kizlarina ve mü'minlerin kadinlarina dis elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu, onlarin taninip kendilerine sarkintilik edilmemesi için daha uygundur. Allah (c.c.) çok yarligayici ve çok esirgeyicidir."

(el-Ahzâb, 33/59)


Ahzab suresi ve dolayisi ile yukarıdaki ayet, Medine'de hicretin 5 ila 7. yillari arasinda inmistir.

Ayetteki "celabîb" sözcügü "cilbab" 'in çogulu olup sözlükte; genis elbise, gömlek ve bas örtüsü gibi anlamlara gelir. Kadini bastan asagi örten çarsaf, ferace, manto gibi giysiler de cilbab kapsamina girer,

"Cilbab" bir fikih terimi olarak Elmalili (Ö. 1358/1939) tarafindan söyle tarif edilmistir:

"Kadinlarin elbiselerinin üstüne giydikleri her çesit giysidir", "Kadini tepeden tirnaga örten giysidir", "Kadinlarin örtündükleri her türlü elbise ve baska seylerdir."

(Elmalili, a.g.e.,VI,337.)

Ünlü müfessir el-Kurtubî (Ö. 671/1273) cilbab ayetinin inis sebebi ve cilbab terimi ile ilgili olarak söyle der:
"Arap kadinlarinda erkeklerden sakinmamak bir adet halinde idi. Onlar cariyeler gibi yüzlerini de açik tutuyorlardi. Bu durum, erkeklerin onlara bakmalarina neden oluyordu. Bu konuda çesitli düsünceler de ortaya çikmisti.

Bunun üzerine Yüce Allah (c.c.), elçisine; ihtiyaçlari için evden dişari çikmak istediklerinde dis elbiselerini (cilbab) üstlerine almalarini emretmesini bildirdi.

Zira o dönemde henüz evlerde hela edinilmedigi için, kadinlar ihtiyaclari için sahraya çikiyorlardi. Böylece hür bir kadinla cariyenin arasi ayrilmis olacakti. Çünkü hürler örtünmesi ile biliniyordu. Bununla bekar veya genç erkeklerin sarkintilik etmesinden de korunmus oluyorlardi.

Ayet inmezden önce, mü'min erkeklerin eslerinden birisi, ihtiyaci için evden disari çikinca, bazi zayif ahlakli erkekler, cariye sanarak kendisine sarkintilik edebiliyordu. Bu konuda Hz. Peygamber'e çesitli sikayetler ulasınca cilbab ayeti inmistir".

el-Kurtubî cilbab için de sunlari söyler:

"Cilbab; bas örtüsünden daha büyük olan bir giysidir."


Abdullah b. Abbas (ö. 68/687) ve Abdullah b. Mes'ud'tan (ö. 32/652) cilbaba, "rida (bedenin üst kismini örten giysi yada örtü" anlami verdikleri nakledilmistir.

Ümmü Atıyye (r. anha)'den:

"
Rasülullah (s.a.s) bize ramazan ve kurban bayrami namazlarinda azatli cariyeleri ve yetiskin kizlarimizi birlikte götürmemizi emretti. Ancak ay hali olanlar mescide girmeyecek ve arka taraftan ögüt, konusma, hutbe ve dualari izleyecekler ve getirilecek tekbirlere katilabileceklerdi.

Hz. Peygamber'e sordum: Ey Allah (c.c.)'in Rasülü! Bizden birimizin bu çocuklari için dis elbisesi (cilbab) bulunmazsa ne yapalim?".

Hz. Peygamber; "Kardesi onu kendi cilbabi (dis örtüsü ile örtsün" buyurdu.


(bk. Buharî, Hyz, 23, Salat, 2, îdeyn, 20, Hacc, 81; Müslim îdeyn, 10-12

en-Nevevî (ö. 676/1277); hadisin dogru anlaminin söyle olmasi gerektigini söyler: "kendisine gerekli olmayan baska bir dis örtü ile onu örtsün."

bk. Sahihu Müslim, Çagri Yayinevi baskisi, Ist. 1992, I, 606, alt not;3; el-Kurtubî, a.g.e. XIV, 156.)

selam ve hümetlerimle...


-----
Namuslu olmak söz ile olsaydi, dünyada namussuz kalmazdi...
0
 
Beitrag gepostet am 07.11.10, 15:27 @yusufbahri Nr.: 2 Antworten
 
Tesettür ALLAH (c.c)\'in emridir...
bu cok önemli konuyu güzel aciklamissiniz ve her yönüyle ele almissiniz . Allah sizden razi olsun.
0
 
Beitrag gepostet am 07.11.10, 22:02 @nisa1970 Nr.: 3 Antworten
 
Tesettür ALLAH (c.c)\'in emridir...

Amin efendim...Rabbim cümlemizden razi olsun...ilginiz icin tesekkür ederim...


selam ve hürmetlerimle...


-----
Namuslu olmak söz ile olsaydi, dünyada namussuz kalmazdi...
0
 
 
Antworten
Der Inhalt darf max. 30000 Zeichen lang sein!
 
Tesettür ALLAH (c.c)\'in emridir...